Dersimix Eğitim Harmanı
  Sözcükte Anlam, Cümlede Anlam ve Paragraf Konu Anlatımı
 

ANLAM BİLGİSİ

SÖZCÜKTE ANLAM

Sözcükte anlam konusuyla ilgili olarak öncelikle dilve sözcük kavramlarını açıklamak gerekir.

Dil

Sözcük

Anlam

Varlık

İşaret Görüntü

ekmek —►

s-e-v-g-i —► Görüntü yok tasarım

 

Sözün zihinde uyardığı kavramdır. Bir başka deyişle sözcüğün zihindeki görüntüsü veya yansıması (tasarımı) diye adlandırılabilir. Sözcükte anlam konusuyla ilgili olarak öncelikle dil ve sözcük kavramlarını açıklamak gerekir.
:
Anlamı ya da görevi olan ses veya ses topluluğudur.
:
: Duygu, düşünce hayal ve isteklerimizi başkalarına anlatmaya yarayan işaretler sistemidir. İnsanoğlu çevresindeki varlıkları, nesneleri veya zihinde biçimlendirdiği kavramları başkalarına iletmek ve onların zihinlerinde de biçimlendirmek için bir işaret sistemi bulmuştur. Bu işaretlerin göze hitap eden biçimi yazıdır, kulağa hitap eden biçimi (sestir) konuşmadır.

SÖZCÜĞÜN

Sözcükler anlam yönünden türlü özellikler gösterir. Bu özelliklerin bir kısmı sözcüğün anlamsal iç yapısıyla, bir kısmı sözcükler arası ilişkilerde bir kısmı sözcüğün tarihsel evrimleriyle, bir kısmı da anlam boyutuyla ilgilidir.

Buna göre sözcüğün anlam özelliklerini şu başlıklar altında inceleyebiliriz.

A- ANLAMSAL TÜRLENİŞ:

I – GERÇEK ANLAM:

ÖRNEK

Göz, burun, yırtmak, kırmak, ağır koku...

1. Temel (Başat) Anlam Sözcüğün ilk akla gelen anlamıdır. Konuluş anlamıdır.

ÖRNEK

Dolap,

Ay,

Taş,

Kum,

Ağız,

Petek...

:

2. Yan Anlam (Kullanılış anlamı! Sözcüğün zaman içinde temel anlamına biçimce veya görevce bağlı olarak kazandığı yeni anlamdır.

 

ÖRNEK

Bardağın ağzı,

Çuvalın ağzı,

Bıçağın sırtı,

Dağın başı,

Dağın eteği,

Çekmecenin gözü,

Çarkın dişleri,

Kapının kolu,

Yoksulların anası.

:

3. Terim Anlam Sözcüğün belli bir bilim, sanat, meslek alanıyla ilgili özel bir kavramı karşıladığı kalıplaşmış anlamdır.

 

ÖRNEK

Perde,

Köprü,

Dalga,

Düzyazı,

Pasaportu,

Portre,

Porte,

Redif.....

:

II – MECAZ ANLAM

ÖRNEK

Sayfaya şöyle bir göz attım.

Kulağım

Bu işi temizlemeliydim.

Dairenin ayak işlerin bakardı.:

Sözcükler tek başına mecaz anlam taşımaz; sözlü veya yazılı anlatımda cümle içindeki kullanımda mecaz (değişmece anlam) kazanır.

MECAZ TÜRLERİ (MECAZA DAYALI EDEBİ SANATLAR)

1. Mecaz

ÖRNEK

Sende hiç kafa yokmuş.

Saçımı

Bu kafayla gidersen bir baltaya sap olamazsın.

Soruya ince bir karşılıkla yanıt verdi.

: Söze güzellik, çekicilik katmak, sözün etkisini artırmak için aralarında benzerlik ilişkisi bulunan iki varlık veya kavramdan güçsüz olanı güçlü olana benzetmektir.

size süpürge etmedim mi?

2. Benzetme (Teşbih)

ÖRNEK:

Sen

Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin.

Güçsüz Güçlü Benzetme Benzerlik İlişkisi

olan olan edatı

Buz

B.len B.me B.me B.yen

Edatı yönü

Bir benzetmenin dört öğesi bulunur:

a)

b)

c)

d)

ÖRNEK

Kalem

gibi ince parmaklarıyla halı dokuyordu.
:
Benzetme Edatı: Benzetme ilişkisini sağlayan sözcüktür. (Gibi, kadar, sanki, tıpkı, andırır, ...vb.)
Benzetme Yönü: Birbirine benzetilen şeyler arasındaki benzerlik ilişkisi ortak özelliktir.
Benzetilen; Benzerlik ilişkisinde güçlü olandır.
Benzeyen: Benzerlik ilişkisinde zayıf, güçsüz olandır.
gibi soğuk limonata! Var mı içen?
:
: Sözün gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kullanılmasıdır. Günlük konuşma dilinin en yaygın anlatımlarındadır.

sende.

NOT

:
Sözcüğün gerçek anlamından sıyrılıp uzaklaşarak, temel anlamıyla ilişkili başka bir kavramı karşılamak üzere kullanılmasıdır. Mecaz anlam sözcüğün geçici olarak üstlendiği anlamdır. Değişmece anlam da denir.
:
:
:
:
:

Benzetilen Benz Benzetme Benzeyen

Edatı Yönü

Boğaz Köprüsü

Benzeyen Benzetilen Benz.

kalabalıktı.

Benzetme Yönü

Edatı

3. EĞRETİLEME (İSTİARE)

ÖRNEK

Sabahtan uğradım ben bir fidana. (Fidan: İnce uzun boylu kadın.)

Koçum

İnatçı keçi

n’olacak!
benim!

İstiare üç çeşittir:

I- Açık istiare:

ÖRNEK

Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor.

Yüce dağ başında siyah tül vardır.

Saçıma karlar yağmış/ Yaz beklemek boşuna

- Kapalı istiare: Yalnızca benzeyenle kurulan benzetmedir.

II

ÖRNEK

Yağmur

Kapalı istiare bir çeşit aktarmadır

Aktarma:

a)

b)

c)

(Gökyüzü kurşunla örtülü)

d)

ÖRNEK

Ninniler söylermiş bir serin dere. (Dere insana benzetiliyor.)

Siyah selvi divan durur/ Başucumda bütün gece

Kadirin gözünden uyku akıyordu.

Bu adam herkesi sokar.

Güneş'in

gülümsemesi yok artık.

NOT:

4. MECAZ-I MÜRSEL (DÜZ DEĞİŞMECE)

sözcüğün benzetme amacı gütmeksizin başka bir anlamda kullanılmasıdır.

ÖRNEK:

Düz değişmece şu yollarla sağlanabilir:

a)

ÖRNEK:

b) Parça-bütün ilişkisi:

ÖRNEK:

Soyut-somut ilişkisi

Sende biraz yürek olsaydı onun yüzüne de söylerdin bunları. ( Yürek >somut; cesaret >soyut)

d) Yer-yon ilişkisi:

ÖRNEK:

Güneyde sıcaklar kavururken kuzeyde sel can aldı.

Doğu’nun geri kalmışlığından kaynaklanan ezikliğini Batı'da göremezsiniz.

e) Yer-insan- yönetim ilişkisi:

ÖRNEK:

f) Yön-insan ilişkisi

ÖRNEK:

(Batı > Avrupa devletlerinin yöneticileri)

Ortadoğu yine savaşın eşiğine geldi.

Bizim takıma iyi bir krampon transfer etmişler.

Üniversite hastanesindeki beyaz önlükler eylemlerine bugün son vermiş.

Okul bahçesinde mavi önlükler yine neşe saçıyor.

: :

g) Eşya-insan ilişkisi:

ÖRNEK:

h) Sanatçı-yapıt ilişkisi

ÖRNEK

Bu yaz bol bol Ahmet ALTAN ve Aziz NESİN okudum.

Otel odalarında zaman zaman Mozart çalınıyordu.

ilişkisi:

I) Neden-sonuç

ÖRNEK

Ölüm indirmede gökler ölü püskürmede yer.

Rahmet yağıyor gökten rahmet!

O gün gökten rahmet değil felaket yağmıştı.

: Teşhis, insan dışındaki canlı veya cansız varlıklara insana özgü nitelikler vermektir. İntak, insan dışındaki varlıkları konuşturmaktır. :

5. TEŞHİS VE İNTAK

ÖRNEK

Tekerlekler yollara bir şeyler anlatır.

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi.

Benim sadık yârim kara topraktır.

TARİZ ) : Bir sözü bir kişiyi iğneleyerek yermek amacıyla karşıt anlamında kullanma sanatıdır. Dokundurma bir anlatımın bütününden anlaşılabilir; tek başına bir cümleden çıkarmak zordur.

6. DOKUNDURMA (

ÖRNEK

Öyle kolay anlıyorsun ki hayret!

Beş kez anlattım; ancak anladın.

"Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden" (Şair Eşreften)

: Bir sözü hem gerçek hem mecaz anlama gelecek biçimde kullanmaktır. Değinmece de asıl vurgulanmak istenen mecaz anlamdır.

7. DEĞİNMECE (KİNAYE)

ÖRNEK

Düşene el uzat bu sana huzur verecektir.

Yumdu dünyaya ela gözlerini

"Şu karşıma göğüs geren / Taş bağırlı dağlar mısın ?"

8.

ÖRNEK

Burada iğne atsan yere düşmez.

Âlem sele gitti gözüm yaşımdan.

Aylardır gözüme uyku girmiyor.

: Bir sözcüğün ikisi de gerçek anlamda olmak üzere en az iki farklı anlama gelecek biçimde kullanılmasıdır.

9. TEVRİYE

ÖRNEK:

Not:

"Baki kalır sahife-i âlemde adımız.''Burada "Baki" hem şairin adı hem de "Sonsuz, sürekli, her zaman" anlamında kullanılmıştır.

"Dedim dilber niçin sararıp soldun? Dedi: Çektiğim dil yaresidir.” Bu örnekte dil hem ağızdaki organ hem de gönül anlamında kullanılmıştır.

Tevriyenin cinastan farkı tevriyede sözcük bir kez yazılır. Amaç sözcüğün hangi anlamda kullanıldığı konusunda okuyucuyu kuşkulandırmaktır.

III -

ÖRNEK:

IV

pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek amacıyla aynı sözcüğü yinelenmesi, yakın anlamlı veya zıt anlamlı ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır.

ÖRNEK:

Sorgu sual, ses seda, bet beniz, (aynı anlamlı)

Eş dost, doğru dürüst, ağrı sızı, mal mülk, (yakın anlamlı)

Küçük büyük, irili ufaklı, er geç, az çok, (Zıt anlamlı)

Eğri büğrü, yırtık pırtık, ufak tefek, (Biri anlamlı, biri anlamsız)

Eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur, (ikisi de anlamsız)

Anlam gücünü artırmak, anlamı

Hava atmak,

Burun kıvırmak,

Yüz çevirmek,

Adım atmak,

Baş koymak,

Arka çıkmak...

- İKİLEMELER:
En az iki sözcüğün kalıplaşarak mecaz anlam kazanmış biçimidir.
DEYİM ANLAM:
ABARTMA (MÜBALAĞA) :Bir şeyi olduğundan az ya da çok göstermektir. :
:
:
:

Batı Türkiye'deki gelişmeleri dikkatle izliyor.

Mahalle olan bitenden habersiz kendi halinde bir akşam geçiriyordu.

İstanbul koca geminin Boğaz'dan geçişini heyecanla izledi.

:
:

ÖRNEK:

İki litrelik şişeyi bir dikişte bitiriverdi. (içecek )

O kadar acıktım ki bir tencere daha yiyebilirim, (yemek)

Sen arabayı çalıştır; ben hemen geliyorum. (çalışan araba değil motorudur,)

Belediyemize ait körüklüleri onarımdan geçirmeliyiz. ( Körüklü otobüs )

İç-dış İlişkisi: İç söylenir dış anlatılır ya da dış söylenir iç anlatılır

Sabahtan beri bir sobayı yakamadınız.

Ankara

Çaydanlık

kaynadı.
, bugün yeni gündemi tartıştı.
: Bir
Kapalı istiarede benzeyen insan dışında bir varlık ya da kavram, benzetilen insan ise aynı zamanda kişileştirme sanatı vardır.
:
Duyular arası aktarma
Doğadan > doğaya
Doğadan > insana
İnsandan > doğaya
Bir varlığa ait özelliklerin bir başka varlığa yüklenmesidir.
zeytin yapraklarından yere damlıyordu.
:
:
Yalnızca benzetilenin olduğu benzetmedir.
:

B- SÖZCÜKLER ARASI ANLAM İLİŞKİLERİ:

I- EŞ ANLAMLILIK:

ÖRNEK:

Not

Ak - beyaz,

Uçak - tayyare,

Öykü - hikâye,

Uyak - kafiye,

Soru -sual,

Cevap - yanıt,

Sorun - mesele,

Özellik - husus.

: Aynı dildeki sözcükler arasında anlamdaşlık bulunmaz. Anlamdaşlık ilişkisi farklı dillerden gelen sözcükler arasında olur.

Not

: Eş anlamlılık sözcüklerin gerçek (temel) anlamlarında söz konusudur. Mecaz ve deyim anlamda kullanılmış sözcüklerin eş anlamlısı yoktur.

ÖRNEK*

"Ak akçe kara gün içindir."

II- KARŞIT ANLAMLILIK

ÖRNEK

Uzun - kısa,

Az - çok,

Gelmek - gitmek,

Getir - götür,

İyi – kötü

Not

Okumak - okumamak,

Gülmek - gülmemek,

Ağlamak - ağlamamak.

Not

: Fiillerin olumlu olumsuz çekimleri karşıt anlamlılıkla karıştırılmamalıdır.: Karşıt anlamlılık temel anlamda kullanılan sözcükler arasında olur.

ÖRNEK:

III- YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER

ÖRNEK

Değer - önem,

Görev - sorumluluk,

Yeni -taze,

Doğru - dürüst,

Dost - arkadaş,

Öğrenim - öğretim,

Duymak-işitmek.

IV-SESTEŞLİK

Not

Anlamın yüzü, yorganın yüzü, dağın öce yüzü.

: Sesteşlikle çok anlamlılık karıştırılmamalıdır.

ÖRNEK

Yüz,

Yüz lira,

Derisini yüz,

Denizde yüz.

• Söylenişleri farklı olan

Kâr-kar,

Hala- hâlâ,

Adet-âdet,

Alem-âlem

gibi sözcükler sesteş sayılmamalıdır.
:
: Yazılış ve okunuşları aynı, hatta türleri farklı olan sözcüklerdir

Dar

Bembeyaz

: Anlamdaş gibi görünen ama aralarında küçük de olsa anlam ayırtısı bulunan sözcüklerdir. :
saçları göze batan ilk özelliğidir.
kafalı bir adam değilimdir.
:
: Anlamca birbirine ters düşen kavramları karşılayan sözcüklerdir.

C- ANLAMSAL ÖZELLİKLER:

I

a) Somut Anlam

Hava, elektrik, kaya, rüzgâr, erkek...

 

b) Soyut Anlam

Sevgi, hayal, öfke, duygu, dostluk, sezgi

: Somut anlamlı bir sözcüğün soyut anlama gelecek şekilde mecaz anlamda kullanılmasıdır.

SOYUTLAMA - SOMUTLAMA:

SOYUTLAMA

ÖRNEK:

SOMUTLAMA

Özellikle deyimlerde somutlamaya sık rastlanır.

ÖRNEK:

Onun ateşli konuşması

O da herkes gibi başarıyı yakalamak istiyordu

Kale

Küplere

binmek
gibi banka.

Çevirdiği dolapları

Fareler mutfağın ortasında cirit atıyordu

Faturayı görünce birden köpürmüş.

Yüreklerimiz

Gül

: Soyut anlamdaki bir kavramın somut anlamdaki sözcükle anlatılmasıdır.
gibi geçinmek.
sizin için atıyor.
hepimiz biliyorduk.
: Düşünce ve inançta var olan beş duyuyla algılanamayan kavramları karşılayan sözcüklerin taşıdığı anlamdır

GENEL-

Ortak nitelikleri olan nesnelerin ya da kavramların ortak adına "genel anlamlı sözcük", bir genel kapsamına giren her bir nesnenin ya da kavramın adına "özel anlamlı sözcük" denir.

ÖRNEK:

Not:

Parça bütün ilişkisiyle genel - özel anlamlılık karıştırılmalıdır.

ÖRNEK

Ev - oda

Tren –vagon

Not:

Genel-özel ilişkisini nesne madde ilişkisiyle karıştırmamalıyız.

ÖRNEK

Küpe-gümüş,

Altın-künye

Not:

Genel özel ilişkisini nitelik ilişkisi (bağıntı) ile karıştırmamalıyız.

ÖRNEK:

Yılan - kertenkele

Hava - su - ateş – toprak

Not:

Alt terimi tamlayan üst terimi tamlanan olarak kullanmak anlatım bozukluğu yaratır.

ÖRNEK:

Hamsi

balığını çok severim.
:
:

Canlı - hayvan - kuş - kanarya

Canlı - bitki ~ ağaç - çam - sarı çam

Evren - gezegen - Dünya - ülke - şehir- Ankara

T.yan T.nan

II - NİCEL

a) Nicel Anlam

ÖRNEK:

b) Nitel

ÖRNEK:

III -YANSIMA SÖZCÜKLER

ÖRNEK:

Not

horul,

şırıl,

me,

mö,

hau,

tak,

tok,.... vb.

: Kimi sözcükler yansıma sözcük gibi algılanır, bunlara dikkat etmek gerekir.

ÖRNEK:

Kuşlar dallarda neşeyle ötüşüyordu. (Ötmek yansıma değildir.)

Elbisesinin ışıltısı gözümüzü alıyordu. (Işıltı yansıma değildir.)

: Türkçe de aktarma diye adlandırılan anlam olayı anlatıma güç ve zenginlik kazandırmak için başvurulan benzetme gibi bir söz sanatıdır. Çok anlamlılığı sağlayan bir yoldur.

Koyu

Derin

Kötü

Büyük

: Doğal seslerin taklit edilmesinden doğmuş sözcüklerdir.
adam.
söz,
düşünce.
bir sohbete daldılar.
Anlam: Bir kavramın sayılamayan, ölçülemeyen; kavramın ya da varlığın soyut özelliklerini, nasıl olduğunu bildiren sözcüklerin taşıdığı anlamdır.

Kalın

Uzun

Büyük

bir kalabalık alanda toplanmıştı.
bir süre düşündü.
bir kitap seçti.

TÜRKÇEDE ANLAM OLAYLARI

1 - AKTARMALAR

a) Ad Aktarması

ÖRNEK:

b) Deyim Aktarması:

ORNEK:

DOLAYLAMA

Ormanlar kralı —► aslan

Beyaz gömlekliler —► doktor,

Karaelmas —► kömür,

Beyaz altın —► pamuk,

Bacasız fabrika —► turizm,

Yavru vatan —► Kıbrıs,

Anavatan —► Türkiye,

Hayırlı iş —► kız isteme, düğün,

Eksik etek —► kadın,

Ayak yolu —► tuvalet,

Kaşık düşmanı —► argoda kadın,

Meşin yuvarlak—►futbol topu,

File bekçisi —► kaleci,

Mavi bereliler —► komando.

GÜZEL ADLANDIRMA

ÖRNEK:

Baykuş —► hayırlı kuş,

Verem —► ince hastalık

Ölüm —► hakkın rahmetine kavuşmak

: Söylenmesi zor, insanı ürküten, tiksindiren sözcüklerin yerine daha hoş sözcüklerin kullanılmasıdır.
: Bir tek sözcükle anlatılabilecek bir kavramı varlık veya nesneyi en az iki sözcükle anlatmaktır.

İnsandan —►doğaya (kör kuyu, kel tepe, ölü deniz.)

Doğadan —►İnsana (sert baba, olgun kız, yumuşak baba.)

Duyular —►arası (sıcak renkler, soğuk kadın, tatlı konuşma, acı sözler.)

Bir kavramı doğrudan doğruya değil de istiare ( eğretileme ) yoluyla bir başka varlıkla benzerlik ilişkisi kurarak anlatmaktır.

Futbol —►onbir,

Tenisçi —►raket

Ağlamak —►gözyaşı dökmek

: Bir kavramı doğrudan değil de onunla ilişkili ya da onu dolaylı olarak anlatan kavram veya kavramlarla ortaya koymaktır.

SÖZ ÖBEKLERİNDE ANLAM (Anlatım Kalıpları)

Dilimizde kalıplaşmış birtakım anlatım biçimleri vardır. Bunlar atalarımızdan bize kalmış sözcükleri, dizilişleri değiştirilemeyen anlatım birlikleridir.

Gülük yaşantımızda bu kalıplaşmış söz öbeklerini bilinçli ya da bilinçsiz kullanırız.

ÖRNEK

Teşekkür ederim,

Afiyet olsun,

Geçmiş olsun,

Günaydın,

Gözünüz aydın,

Aklı başında,

Ziyade olsun,

Güle güle,

Hayırlı olsun...

Anlatımı güçlendirmek yoğunlaştırmak için biçimce ya da anlamca birbiriyle ilişkili iki sözcüğün oluşturduğu öbektir.

Not:

Atasözleri ve deyimlerde olduğu gibi ikilemelerin de söz dizimi değişmez.

ÖRNEK:

Doğru

Yanlış

Abuk Sabuk Sabuk abuk

Az çok çok az

Doğru yanlış yanlış doğru

Cümbür cemaat cemaat cümbür

Şöyle böyle böyle şöyle

KURULUŞLARINA GÖRE İKİLEMELER:

a) Aynı Sözcükle İkileme (

ÖRNEK

cıvıl cıvıl,

oynaya oynaya,

güzel güzel,

kıpır kıpır,

top top,

vuruşa vuruşa...

ÖRNEK:

c) Yakın Anlamlı Sözcüklerle İkileme:

ÖRNEK

doğru dürüst,

eş dost,

açık seçik,

yalan yanlış,

tatsız tuzsuz...

:

d) Karşıt Anlamlı Sözcüklerle İkileme:

ÖRNEK

az çok,

bata çıka,

düşe kalka,

iyi kötü,

gece gündüz,

ileri geri,

er geç,

dost düşman,

büyük küçük

:

e) Biri Anlamlı Biri Anlamsız Sözcüklerle İkileme:

ÖRNEK

çoluk çocuk,

saçma sapan,

eğri büğrü,

soy sop,

eski püskü,

yırtık pırtık,

ufak tefek...

abuk sabuk,

ıvır zıvır,

eciş bücüş,

abur cubur,

eften püften,

falan filan...

f) İkisi de Anlamsız Sözcüklerle İkilemeler:

ÖRNEK:

g) Yansıma Sözcüklerle İkilemeler:

ÖRNEK

takır tukur,

şangır şungur,

harıl harıl,

şırıl şırıl,

gürül gürül,

patır kütür,

paldır küldür

h) Eklemeli İkilemeler:

ÖRNEK

dolap molap,

kar mar,

az maz.

:

i) Bağlaçlı veya Soru edatlı İkilemeler:

ÖRNEK

güzel mi güzel,

az mı az,

ama

oyuncak da oyuncak,

balon da balon

İkilemelerin arasına noktalama işaretleri konmaz.
iyi ama kötü,

ÖZELLİKLERİ:

1-

2-

3-

4-

DEYİMLER

En az iki sözcüğün gerçek anlamı dışına çıkmış, mecaza kaymış biçimidir.

Not:

Kalıplaşmış bir yapıya sahiptirler ve bu yapı bozulamaz.

ÖRNEK:

Not:

Anlam yönünden mecaz anlamlı ya da gerçek anlamlı olabilirler.

 

ÖRNEK:

MECAZLI

GERÇEK

Kulak kesilmek. Çoğu gitti azı kaldı.

Gözü arkada kalmak. Allah bana ben de sana

Dil dökmek. Ağzına layık.

Başı boş bırakmak. Ne hali varsa görsün.

Göz dikmek.

Kulak ardı etmek.

İnce eleyip sık dokumak.

Başının çaresine bakmak

Not:

ÖRNEK:

Atı alan Üsküdar'ı geçti. (Deyim)

At sahibine göre kişner. ( Atasözü )

Ağaç ne kadar uzasa göğe gitmez.

(Atasözü)

Paça ıslanmadan balık tutulmaz. Atasözü )

Dereyi görmeden paçaları sıvamak. (Deyim)

Dağ fare doğurdu. (Deyim)

İşleyen demir ışıldar. ( Yargı bildirdiği için deyim değildir.)

 

Deyimler genel kural ve yargı bildirmez; sadece belli durumları anlatırlar. Bu özellikleriyle atasözlerinden ayrılırlar.

Bana göre hava hoş. —►Hava bana göre hoş,

Kelleyi koltuğa almak. —►Koltuğu kelleye almak,

Ayıkla pirincin taşını. —►Pirincin taşını ayıkla.

Az heceli sözcük, ünlüyle başlayan ve Türkçe olan sözcük önce gelir.
İkilemeyi oluşturan sözcükler ek alabilir. (El ele, pisi pisine)
İkilemeyi oluşturan sözcükler ayrı yazılır, (dereden tepeden, ayda yılda, kana kan, yana yana)
:
:
:

akıllı uslu,

kılık kıyafet,

ses seda,

deli divane,

bet beniz,

sorgu sual,

ev bark,

şan şöhret...

 

b) Anlamdaş Sözcüklerle İkileme:

İkizleme): :

İKİLEMELER

:

İ

Deyimler

Atasözleri

kilemeler

Kuruluşlarına Göre Deyimler;

a) Söz Öbeği Biçiminde:

ÖRNEK:

b) Mastarlarla:

ÖRNEK:

Cümle Biçiminde:

Eski çamlar bardak oldu,

Öp babanın elini,

Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz,

Tut kelin perçeminden,

Kuş uçmaz kervan geçmez,

Lamı cimi yok,

Taş attın da kolun mu yoruldu,

ay bacayı aştı...

ÖRNEK:

Not

: Deyimler genellikle iki sözcükten oluşan öbeklerdir; ancak Türkçede tek sözcükten oluşan deyimler de vardır.

ÖRNEK

DEYİMLERDE GÖRÜLEN ÖTEKİ ANLAM OLAYLARI

1-

Örnek:

2-

Örnek:

3-

Örnek:

ATASÖZLERİ

Allah bana.......ben sana.......

Çat kapı........

Göze göz dişe diş......(isterim)

Laf aramızda (kalsın)

Kız beşikte çeyiz sandıkta ....

Atalarımızın uzun yaşam deneyiminden çıkardığı yargıların bilgece düşünüş veya öğüt olarak kurallaştıran güzel ve özel söyleşiyle kamplaştırdığı söyleyeni belli olmayan özlü sözlerdir.

BİÇİM ÖZELLİKLERİ

a)

Örnek:

b)

Örnek:

c)

Örnek:

d)

Örnek:

e)

ÖRNEK

Sakla samanı, gelir zamanı.

Cömert derler, maldan ederler, yiğit derler candan ederler.

Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü.

Kimi gerçek anlamlıdır.

ANLAM ÖZELLİKLERİ

a)

ÖRNEK

Baba bilgisiyle adam olmaz.

Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp.

Akılsız başa söz kar etmez.

Bugünün işini yarına bırakma.

b)

ÖRNEK

Yerin kulağı var.

Baş ağır gerek kulak sağır.

Keskin sirke küpüne zarar.

Ayda gelene gül döşerler, günde gelene kül düşerler.

Gülü seven dikenine katlanır.

Söz sanatlarına sıklıkla rastlanır.

c)

ÖRNEK

Sarımsak da acı amma evde lazım bir dişi.(Tevriye)

Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma her geleni senden bileyim (cinas)

Kaldır kaşını, yiyeyim aşını. (Aliterasyon, seci)

Üzüm üzüme baka baka kararır. (Hüsn-i talil)

Akıllı düşman akılsız dosttan yeğdir. (Tezat)

Akıl adama sermayedir. (Teşbih-i beliği)

Anlamları birbirine yakın atasözleri vardır.

d)

ÖRNEK

Kardeş kardeşi atar; yar başında tutar.

Kanlım olsun kardeşim olsun.

Yargı bakımından birbiriyle çelişen atasözleri vardır.

e)

ÖRNEK

Akıllı düşman akılsız dosttan yeğdir.

Akıllı köprü arayıncaya kadar deli suyu geçermiş.

Beş yüz sayfalık bu dev romanda, yazarın, olaylara ve durumlara hiç yama yapmadığını görürüz.
:
:
:
:
Kimileri mecaz anlamlıdır.
:
:
İki cümleden oluşurlar genellikle ölçülü, uyaklı ve ahenklidir.

İyi evlat katar yer, kötü evlat satar yer.

Duvarı nem, insanı gam yıkar.

Baş ol da eşek başı ol.

Besle kargayı oysun gözünü.

Genellikle geniş zaman ya da emir kipinin ikinci tekil kişiyle çekimlenir.

Ak akçe kara gün içindir.

Yargı bildirir.

Aklın yolu birdir.

Ulu sözü dinlemeyen uluya kalır.

Tereciye tere satılmaz.

At binenin kılıç kuşananın.

Ak akçe kara gün içindir. —►Beyaz siyah olmaz.

Aç ayı oynamaz. —►”Ayı aç oynamaz.”olmaz

Az sözle çok şey anlatan, kısa, özlü sözlerdir.
Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcükler anlamdaşlarıyla değiştirilemez, söz dizimi bozulamaz.

Şeytanın bacağını kırmak, (ayağını)

Kimi deyimlerin birkaç sözcüğü bilinçli olarak söylenmez.

Bana (sana, ona) göre hava hoş.

Gözüme kestirdim.

Kimi deyimlerde yalnızca bir sözcüğün eş anlamlısı kullanılabilir.
Kalıplaşmış olmalarına karşın kimi deyimlerde tümce yapısı değişmemek koşuluyla adıllar, kip ve kişi ekleri değişecektir.

akşamcı,

gedikli,

gözde,

kaşadanmış,

çıtkırıldım.

yüzü kızarmak,

gözü arkada kalmak,

kılı kırk yarmak,

iğneyle kuyu kazmak,

göz atmak,

üstesinden gelmek,

dilinde tüy bitmek,

dananın kuyruğu kopmak,

havanda su dövmek,

kafa tutmak

ÖRNEK SORULAR

1.

Bu cümlede geçen " yama yapmamak" sözü ile belirtilmek istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sözü uzatmaktan kaçınmak

B) Anlatıma kendini katmamak

C) Açık ve anlaşılır bir dil kullanmak

D) Yaşanılanları olduğu gibi yansıtmak

E) Farklı anlatım biçimlerinden yararlanmamak

(1994 ÖSS)

2.

Bu cümledeki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Sorunlara bu anlayışla yaklaştığın sürece başarılı olamazsın.

B) Amacına ulaşabilmek için çalışmalarını bu noktada yoğunlaştırmalısın

C) Bu gidişle okulu ancak önümüzdeki yıl bitirebilir

D) Bu böyle sürüp giderse onu uyarmak zorunda kalacağız

E) Bu ayrıntıları gözden kaçırmazsan sonuca ulaşırsın.

(1999 ÖSS)

3.

II. Dün akşam geç yattığından uykusunu

alamamıştı.

III. Uykum gelmesin diye sık sık yüzümü yıkadım.

IV. Uykusunun ağır olduğunu herkes bilirdi.

V. Dün tartışma yüzünden bütün gece gözüme

uyku girmedi.

Yukarıdaki cümlelerin hangilerindeki

deyimler anlamca birbirine yakındır.

A)l-V B) II-III C) II - IV

D) III-IV E)IV-V

(1999 ÖSS)

4.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde buna benzer

bir durum söz konusudur?

A) Ne bir vefa gördüm, ne faydalandım.

B) Erzurum dağları kardır geçilmez.

C) Düşman geldi, tabur tabur dizildi.

D) Ağlatmadı güzel, güldürdü beni.

E) Başım yastıktadır, gözlerim yolda.

(1999 ÖSS)

5. Aşağıdakilerin hangisinde

"fazla" sözcüğü cümleye "gereğinden çok" anlamını katmaktadır?

A) Tatilde fazla paraya ihtiyacı olacak

B) Bu iş için fazla elemana ihtiyacımız var

C) Bu konuda fazla titizlik gösteriyorsun

D) Başarmak için fazla çaba gösterdi

E) Bu çiçekler fazla su istiyor.

(1992 ÖSS)

 

:
"Gene bahar geldi, açıldı güler" dizesinde, güllerin açılışı baharın gelişine bağlanmaktadır.
I. Hasta sabaha kadar gözünü kırpmamıştı.
Olaylara bir de bu gözle bakmalısın.

 

CÜMLEDE ANLAM

Cümleyi Anlama Yorumlama

1.

2.

3.

4.

5.

Cümlede Anlatım:

1.

2.

3.

4.

5.

b) Dolaylı anlatım cümleleri

Cümlede Anlam İlişkileri

1.

2.

3.

4.

5.

6.

7.

Cümlede Anlam - Biçim İlişkisi

1.

a)

b)

2.

a)

b)

3.

a)

b)

4.

 

Ünlem cümlesi
Sözde soru cümlesi
Gerçek soru cümlesi
Soru cümlesi
Biçimce olumlu anlamca olumsuz cümle
Biçimce ve anlamca olumsuz cümle
Olumsuz cümle
Biçimce olumsuz Anlamca olumlu cümle
Biçimce ve anlamca oîumiu cümle
Olumlu cümle
Karşıt anlamlılık ilişkili cümle
Anlamca aykırılık
Karşılaştırma ilişkili cümle
Açıklama iiişkili cümle
Amaç - sonuç ilişkili cümleler
Koşul ilişki!; cümleler
Neden - sonuç ilişkili cümleler
:
a) Doğrudan anlatım
Tümevarım - Tümdengelim cümleleri
Öznel anlatımlı cümle
Nesnel anlatımlı cümle
Tanım cümleleri
Cümle tamamlama
Aynı ya da yakın anlamlı cümleleri anlama
Ana düşünce, Ana duygu, Yardımcı düşünce veya yardımcı duyguyu anlama
Özdeyişleri anlama, yorumlama
Atasözlerini anlama, yorumlama

Cümle vurgusu

Gerçek anlam

Mecaz anlam

CÜMLEDE ANLAM

Cümle, görev ve anlam ilgisiyle bir araya getirilmiş sözcükler dizisi veya yargı bildiren tek bir sözcüktür.

Cümle bir anlatım birliğidir. Sözcük tek başına bir anlamı da olsa bir duygu, düşünce ya da yargıyı bildirmede yeterli değildir.

Cümlede anlam ile ilgili şu noktaları bilmekte yarar vardır.

1- Cümleyi Anlayıp Yorumlama:

Cümle Vurgusu:

Örnek:

Not:

Eylem cümlelerinde vurgu yükleme en yakın sözcüktedir.

Not:

Not:

Cümlelerdeki vurguya göre de cümlenin anlamı değişir.

Cümleyi yorumlamanın ikinci koşulusözcüklerin taşıdıkları anlamları doğru kavramaktır.

Cümlede sözcüklerin tümü gerçek anlamlıdır.

ÖRNEK

Ailece bu gün çok sevinçliydik.

Cümlede sözcüklerin bir kısmı mecaz anlamda kullanılmış olabilir.

ÖRNEK

Ailece bu gün mutluluktan uçuyorduk.

Atasözlerinin tanımı ve özellikleri üzerinde durmuştuk. Atasözünü yorumlamak için gerçek anlamlı mı mecaz anlamlı mı belirlemek gerekir.

b) Özlü

sözleri anlama ve yorumlama:

Anlamca yoğun söyleyeni belli olan, güzel ve etkili sözlerdir, özlü sözler (özdeyişler) de atasözleri gibi cümle vurgusundan yararlanılarak, mecazlı veya gerçek anlamları açıklanarak yorumlanmaktır.

c) Yansıtılan düşünceyi, duyguyu, kavramı anlama:

Cümleyle ilgili soruların bir bölümünde cümledeki düşünce, duygu, kavram ya da durumun belirlenmesi istenir.

a) Atasözlerini anlayıp yorumlama:

:
:
Ad cümlelerinde ise ek eylemle çekimlenip, yüklem olmuş sözcük ya da sözcük öbeğindedir.

Bugün arkadaşlarla pikniğe gidiyoruz.

Bugün pikniğe arkadaşlarla gidiyoruz.

Arkadaşlarla pikniğe bugün gidiyoruz.

Bir cümleyi yorumlamanın ilk koşulu cümle vurgusunu bilmekten geçer.

Türkçede cümle vurgusu yükleme en yakın yerdedir.

CÜMLENİN ANLAMINA KATKIDA BULUNAN UNSURLAR:

1. Sözcüğün Kattığı Anlam:

2. Sözcüğün Kullanım Yerinin Kattığı Anlam {

Örnek:

3. Yapım ve Çekim Eklerinin

Örnek:

4. Noktalama İşaretlerinin Anlama Katkısı

ÖRNEK:

CÜMLEDEN YARGI ÇIKARTMA

ÖRNEK

Üniversitede bugün yine olaylar çıktı.

a)

b)

Ona göre ben adam olmam. (Farklı fikirde)

Onun dediği gibi ben adam olmam. (Aynı fikirde)

• Eş anlamlı sözcüklerle kurulur. Aynı duygu ya da düşünce farklı sözcüklerle iletilir.

• Soru yanıtlanırken sözcüklerin veya söz öbeklerinin yerine aynı anlamı taşıyan farklı sözcükler konulmalıdır.

• Cümlede söz edilen teme! kavramlar tespit edilmelidir.

• Cümledeki olumlu-olumsuz yargı doğru belirlenmelidir.

• Cümlelerin konuya bakış açısının aynı olmasına özen gösterilmelidir.

2- YAKIN ANLAMLİ CÜMLELER:

• Eş anlamlı cümlelerdeki mantıkla yola çıkılmalı ancak burada eş anlamlı sözcükler yerine yakın anlamlı sözcüklere dikkat edilmelidir.

• Bu tür cümlelerde aynı özü taşıyan sözcükler veya söz öbekleri aranmalıdır.

ÖRNEK:

(I) Kasaba, ne kent, ne köy: ikisinin karışımı bir yerleşim merkezidir. (II) Türkiye'yi en iyi yansıtan yerleşim örneğidir bence kasaba (II) Kasaba kültürü bütün yaşamımızı etkiler. (IV) Kasaba görgüsü her yönüyle davranışlarımıza, ilişkilerimize yansır.

Parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca

birbirine en yakındır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

D) II ve IV E) III ve IV

YANIT: E

CÜMLEYİ ANLAMA VE YORUMLAMA

(1999 ÖSS)

Cümlede yansıtılan duygu, düşünce, olgu, kavram ya da durumla ilgili soru örneklerini şu başlıklar altında toplayabiliriz.

1. ÖN YARGI BİLDİREN CÜMLELER

ÖRNEK

Bunu Ayşe söylemişse kesinlikle doğru değildir.

Bu konuda hiç birimizin elinden bir şey gelmeyeceğini biliyorum. (1991 ÖSYS): Bir konuya kişinin dikkatini çekmeye yönelik uyarma amaçlı cümlelerdir.

2. UYARI CÜMLESİ

ÖRNEK*

3. VARSAYIM BİLDİREN CÜMLELER:

Lütfen çimlere basmayınız.

Kaş yapayım derken göz çıkarmayın sakın.

Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalamayı

unutmayın.

Varsayalım, tut ki, diyelim ki, kabul edelim ki, farz edelim, gibi sözlerle kurulan ve eylemin bizim istediğimiz gibi sonuçlanması veya sonuçlanmaması durumunda ortaya çıkacak yeni durumu anlatan cümledir.

ÖRNEK

Diyelim ki senin sözlerin doğrulandı bu olaya...

Farz edelim ki deneme sınavında 84 net çıkardım...

Sezgi bir olayın önceden olup olmayacağını önceden hissetmektir.

Tahmin bir olayın olup olmayacağı ile ilgili kişisel kanaat bildirmektir.

ÖRNEK;

5. ŞAŞIRMA BİLDİREN CÜMLE

ÖRNEK

Karşıdan karşıya geçtim ki onunla burun buruna geldim.

Ufak tefek çocuk bir kafa darbesiyle koca adamı yere devirmesin mi?

Eylemin sonucuyla ilgili bir olasılığı bildiren cümle çeşididir.

ÖRNEK:

7. GERÇEKLEŞMEMİŞ BEKLENTİ BİLDİREN CÜMLE:

ÖRNEK:

8. BEĞENİ - TAKDİR BİLDİREN CÜMLE:

ÖRNEK

Dün akşam iyi mücadele ettik, iyi bir sonuç aldık.

Alkışlanmaya değer bir oyun sergilediniz.

Sizden de böyle bir başarı beklenirdi zaten.

Herhangi bir şeyin eşit bir şekilde paylaşıldığını anlatır.

ÖRNEK

Bir ekmeği ikiye bölüp yemedik mi o yıllarda.

Her testten ikişer tane alın kalanı bırakın.

:

10. AYNI VARLIĞIN KARŞIT DURUMLARINI BİLDİREN CÜMLE:

ÖRNEK

Tatlı, tatlı konuşuyordu, birden köpürüp çevresine saldırdı.

Gergin olan ilişkimiz son günlerde biraz yumuşadı.

11. GERÇEKTE VAR OLMAYIP, ÖYLE SANILAN DURUMU GÖSTEREN CÜMLE:

ÖRNEK

Benim param vardı da sanki ondan gizliyordum.

Sanki pamuk tarlalarında geziyorduk.

12. DEĞİŞEREK YENİ BİR GÖRÜNÜM KAZANMA BİLDİREN CÜMLE:

ÖRNEK

Gecenin karanlığında karşıma aniden çıkınca korkudan bembeyaz kesilmişim.

Sevinçten gözleri buğulanmış.

Bunca sıkıntıdan sonra iyice zayıflamıştı.

: Sızlanma, şikâyet etme.

13. YAKINMA BİLDİREN CÜMLELER:

YAKINMA

HAYIFLANMA

ÖRNEK:

14. ÜSLUPLA İLGİLİ CÜMLE

 

ÖRNEK

Kısa, özlü veya yoğun söyleyişiyle beğeni toplamıştı.

Bu şiirde söz sanatlarından ve söz oyunlarından çokça yararlanmıştır.

Halk ağzının şiir tadı veren büyüleyici kıvraklığını yakalamış

İçerik bir eserde verilmek istenen öz, düşünce, duygu ve hayallerin bütünüdür. Sanatçı nasıl anlatıyor? CZ/üslup Sanatçı neyi anlatıyor ? il .[) içerik

ÖRNEK:!

Reşat Nuri bu eserinde Anadolu'ya giden idealist bir öğretmenin gençlere önder göstermiştir. Yakup Kadri "Yaban" romanında aydın ile Anadolu insanı arasında uçurum anlatır. Kemal Tahir Toprak Ana'da Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarını anlatır.

15. İÇERİKLE İLGİLİ CÜMLE:

:

Elimize geçen fırsatı nasıl kaçırdık.

Bir daha böylesini nasıl buluruz.

Biz adam okusun diye milyarlar döküyoruz, o sağda solda geziyor.

İnsan biraz dikkatli olur

: Üslup, yazarın konuyla ilgili kişisel yaklaşımıdır. Sözcük seçimi, cümle düzeni, söz sanatlarını kullanıp kullanmama, dilin akıcılığı veya tekdüzeliğidir üslup.
: Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek.
:
:
:

9. EŞİTLİĞİN SÖZ KONUSU OLDUĞU CÜMLELER:

Oysa biz onun sınavda iyi bir puan aldığını sanmıştık.

Onu durakta beklerken bulacağımı düşünmüştüm.

Bu testleri bugün çözeriz sanmıştım.

:

Onlar şimdi beni durakta bekliyordur.

Öyle sanıyorum ki bunu size onlar aktarmıştır.

Yarın bu konunun üzerinde durmayabiliriz.

Eylemin amaçlanan, istenilen biçimde sonuçlanmadığı, beklenenden farklı bir biçimde gelişmesi durumda oluşturulan cümledir.

6. OLASILIK-OLABİLİRLİK BİLDİREN CÜMLE:

:

Birkaç haftadır telefon etmeyince bir şeyler olduğunu anlamıştım. (Sezgi)

Herbirimiz bu yaz en az ikişer kitap okumuşsunuzdur. (Tahmin)

Böyle sessiz derinden çalışmalar yapıp benim altımı oymak istediğini hissetmiştim. (1990-OSYS): Eylemin beklenenden, istenenden farklı sonuçlanması karşısında kişinin şaşkınlığını anlatır.

4. SEZGİ VE TAHMİN BİLDİREN CÜMLE:

:
:
: Eylem henüz gerçekleşip sonuçlanmadan eylemin nasıl sonuçlanacağını önceden kişisel bir yaklaşımla vurgulamaktır.
Olay daha önce de çıkmıştı.
Olay çıkmıştır.

Genç, doktoru yumrukladı.

Genç doktoru, yumrukladı.

Küçük balığı denize bıraktı.

Küçük balığı, denize bıraktı.

:

CÜMLELER ARASI ANLAM İLGİLERİ

1- AYNI ANLAM TAŞIYAN CÜMLELER:

CÜMLEDE ANLATIM (CÜMLEDE ANLAM İLGİLERİ)

1.

ÖRNEK

İnsan, düşünen, konuşan, üreten, tüketen varlıktır.

Adıl, adların yerini tutan sözcükler ya da eklerdir

Huzur iç rahatlığı demektir.

İç rahatlığına huzur denir.

NESNEL ANLATIMLI CÜMLE: Herkes tarafından kabul edilen, kişiye göre değişmeyen, bilimsel gerçeklere aykırı olmayan görüşleri dile getiren cümledir.

2.

ÖRNEK

Öykülerinin yanı sıra bir şiir de yazmıştır.

Konuyu anlattıktan sonra çeşitli örnekler sıralıyor.

Bugün AKM'de bir toplantıda bu sorunlar tartışıldı.

3.

ÖRNEK

Kemer en güzel tatil yöremizdir

Türk romancılığının en usta kalemidir

Böyle güzel bir manzarayı başka hiçbir yerde göremezsiniz.

4. DOĞRUDAN ANLATIMLI CÜMLE:

ÖRNEK

Ali, olanları anlatmamakta direniyordu, dedi.

Bu eserde yapısal bazı kusurlar belirledim, dedi.

Ben yârime gül, demedim; gülün ömrü az olur.

Bir zamanlar din kelimesini ağzına alamazken dini bütün oldu.

Aktarma cümlelerde başkasına ait cümlenin değiştirildiği cümledir. Söyledi, bahsetti, ifade etmiş, söz etmiş... gibi yüklemlerle kurulur.

5. DOLAYLI ANLATIMLI CÜMLE:

ÖRNEK

Ali'nin olanları anlatmamakta direndiğini ifade etti.

Eserde yapısal bazı kusurlar belirlediğini söyledi.

Gazeteci, depremin boyutlarının tv’de gördüğümüzden daha fazla olduğunu söyledi.

( YALIN ) ANLATIMLI CÜMLE :

6. AÇİK

Gerçek anlamlı sözcüklerle kurulan, söz ve anlam sanatlarının olmadığı cümledir.

ÖRNEK

Çok sevdiğim vazo iki yerden çatlamış.

İçinde mecaz anlamlı, okuyucunun yorumuna göre değişik anlamlalar kazanan sözcüklerin bulunduğu cümlelerdir.

7. KAPALI ANLATIMLI CÜMLE:

ÖRNEK

Bu çatlak herifin ne dediği hiç anlaşılmıyor.

:
:
:
:
Birinci kişi ağzından anlatılan alıntı cümlelerde de alınan cümlenin değiştirilmeden aktarıldığı cümlelerdir.
:
ÖZNEL ANLATIMLI CÜMLE: Kişiye göre değişen, bilimsel olmayan görüşleri dile getiren cümledir.
:
:

CÜMLEDE ANLAM İLİŞKİLERİ

1. NEDEN-SONUÇ İLİŞKİLİ CÜMLE:

CÜMLEDE ANLAM - BİÇİM İLİŞKİSİ

1. OLUMLU CÜMLE:

a)

ÖRNEK

Yeni bir öğretim yılına başlamış olduk.

Bütün köy muhtarın yaptıklarına bir anlam vermeye çalışıyordu.

Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu:

b)

ÖRNEK

Ben de onu anlamıyor değildim. (Anlıyorum)

O günleri aramıyor değiliz. (Arıyoruz)

Geçen yıl ders çalışmadınız diyemem.(Çalıştınız)

Bu mağazada yok yok.

Seni hiç sevmez miyim?

Biçimce ve Anlamca Olumsuz:

2. OLUMSUZ CÜMLE:

a)

ÖRNEK

Siz beni hala anlayamadınız ve anlayamayacaksınız yıllarca da.

Biçimce Olumlu Anlamca Olumlu Cümle:

b)

ÖRNEK

Bu adama güvenebilirsen güven!

Ne kızı verir ne güveyi küstürür.

Bu kalabalıkta onu bulabilirsen bul!

Bundan iyi cevap mı olur?

Ne biçim dostsun, ne aradın ne sordun!

Gerçek Soru Cümlesi:

3. SORU CÜMLESİ:

a)

Herhangi bir konuda bilgi edinmeye öğrenmeye yönelik oluşturulan cümledir.

ÖRNEK

Siz beni dinliyor musunuz?

Yine nereden geliyorsunuz ailece böyle?

Sözde Soru Cümlesi:

b)

Öğrenmeye, bilgi edinmeye yönelik oluşturulmayan yanıtı içinde olan cümledir.

ÖRNEK

Mantıklı bir açıklama yapman gerekmez mi?

O da mı partide görev almış ? (Küçümseme)

Üç kuruş için mi burada çalışacağız?

(Küçümseme)

Allah'ın dediği olur, elden ne gelir? (çaresizlik)

Senin eline kim su dökebilir? (Övgü)

Beni dinler misiniz? (Emir)

Bu soruyu cevaplayabilir misiniz? (Rica)

Bir cekete 150 milyon verilir mi?

Eylemlerimize son mu versek? (Kararsızlık, Olasılık)

Bu sorunun doğru seçeneğini söylemedim mi? (Onaylatma)

:

4. ÜNLEM CÜMLESİ

Coşkun duyguları, yargılı ya da yargısız biçimde yansıtan cümlelerdir.

ÖRNEK:

Olmaz dedik ya!

Eee yettiniz artık!

Yanıp tutuşsun şu dilin!

Hey gidi gençlik hey!

Hay hay, ben de varım!

Yazık senin adamlığına!

Hadi yavrum göreyim seni!

Aman ağaca dikkat!

Oh tanrım bu ne güzellik!

Allah kahretsin!

Allah'ım sen beni affet!

Hah birinci olmuş da ne olmuş!

:
:
:
:
:
:

ÖSS'DE ÇİKMİŞ ÖRNEK SORULAR

1.

PARAGRAFTA ANLAM

• Paragraf tek bir cümleden oluşabildiği gibi birkaç cümleden de oluşabilir.

• Her paragrafın kendi içinde bir bütünlüğü vardır.

• Bir yazıda her paragraf satırbaşı yapılarak yazılır.

ÖSS'de çıkan paragrafla ilgili soru biçimlerinden hareket ederek konuyla ilgili başlıklar ve ayrıntıları şöyle sıralayabiliriz;

1. PARAGRAFIN KONUSU:

ÖRNEK

Denemede düşüncelerin özgün olması yetmez; bir de denemecinin üslupçu olması, dilin bütün inceliklerinden yararlanabilmesi gerekir. Denebilir ki, deneme, az sözle çok söyleme sanatının olmazsa olmaz bir koşul sayıldığı türlerin en başında gelir şiirle birlikte. Bunu en ustaca yürüten denemecilerin başında bir şairin, Ahmet Haşim'in olması tesadüf değildir. Haşim, denemelerini bir kuyumcu gibi işler. Onun yazdıklarından bir sözcük çıkaramayacağınız gibi, onlara bir tek sözcük de katamazsınız.

Bu paragrafta, üzerinde durulan konu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Denemede özlü anlatımın önemi

B) Ahmet Haşim'in denemeciliği

C) Edebiyatta Üslubun belirleyiciliği

D) Denemenin diğer yazı türleriyle ilişkisi

E) Özlü anlatımın yararları

Paragrafı konu yönünden incelediğimizde "Denemede özlü anlatımın önemi" üzerinde durulduğunu görüyoruz. O halde sorunun doğru cevabı "A" şıkkıdır.

Her paragraf kendi içerisinde bir konu bütünlüğü oluşturur. Bu nedenle bir paragraf içerisinde birden çok konu olamaz. Sınavda çıkabilecek bir başka soru tipi de işte bu kuralla ilgilidir. Paragrafın konusu ile ilgili sorular şu biçimlerde sorulabilir:

1.

2.

3.

ÖRNEK:

(I) Tiyatro, gücünü seyirciden alan, tek varlık nedeni bu olan, ancak seyirci ile bütünlenen bir topluluk sanatı ve eylemidir, (li) Tiyatro oyunu, seyirci önüne her çıkışta yeniden doğar. (III) Oysa bir roman ya da şiir yalnız da okunabilir. (IV) Seyirci varlığı ile oyunu ve oyunun sahnedeki canlandırmışını yönlendirir. (V) Gülme, suskunluk, gürültü gibi davranış ve tepkilerle oyuncuları etkiler.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi paragrafın dil ve düşünce akışını bozmaktadır?

A) I B) II C)lll D) IV E) V

Paragrafta "tiyatro seyircisinin tiyatrodaki işlevi konu olarak işlenmektedir. Üçüncü cümlede ise "Roman ve şiirin özelliği" vurgulanıyor. Yani üçüncü cümle diğerlerinden farklı bir konuyu ele almıştır. Dolayısıyla paragraftaki konu bütünlüğünü bozmuştur. Doğru cevap "C" şıkkıdır.

ÖRNEK

(I) öyküyü okuyanla, onun oyunlaştırılmış biçimini sahnede izleyen kişi arasındaki fark nedir ? (II) İzleyen, gördüklerini dolaysız olarak yaşar. (III) Başka deyişle, tiyatroda, sahnelenmiş hazır bir dünya vardır. Ve izleyici tüm duyularını kullanarak bu dünyayı somut olarak algılar. (IV) Yaşantıları ve zevkleri farklı olduğundan, aynı oyundan her "izleyici farklı bir tat alır. (V) öykü okuyan ise, okuduğu eserde aynı somutluluğu bulamaz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi, anlatım akışını bozmaktadır?

A) I B)ll C)lll D) IV E)V

Doğru cevap “D” şıkkıdır.

4. PARAGRAF BAŞLIĞI

Başlık bir yazının adıdır. Paragrafta (yazıda) neyin anlatıldığını, yazının neden yazıldığını sezdirir. Kısaca konuyu tanıtan bir ipucudur, konunun özüdür, "Paragrafın başlığı nedir ?" sorusunun yanıtı paragraftaki konu ve ana düşünce ikilisinin uyumu dikkate alınarak verilmelidir.

:

ÖRNEK

İnsanlar, pek çok konuda olduğu gibi, dostluk konusunda da hep hazıra konmak isterler Sanırlar ki dostluk, başlarına bir yağmur damlası gibi ansızın düşecek ya da dünyalarını güneş gibi kendiliğinden aydınlatacak. Unutulmamalı ki dostluk kurmak da bir sanattır. Emek harcamadan sanatçı olmuş kim var dünyada? Dostluk da en az sanatçı olmak kadar emek gerektirir.

Bu parçanın içeriğine en uygun başlık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dostluk ve Sanat

B) Dostluk ve Emek

C) Hazıra Konmak

D) Dostluk güneşi

E) Gerçek Dostluklar

Paragrafta "Dostluk" konusu ele alınmakta ve "Sağlam dostluklar kurabilmek için emek harcanmalıdır." Ana düşüncesi savunulup işlenmektedir. Başlık da konu ile ana düşüncenin bileşimi olduğuna göre paragrafa konulabilecek en uygun başlık "Dostluk ve Emek" tir.

5. PARAGRAFIN ANA DÜŞÜNCESİ:

a)

Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

b)

Paragrafta asıl söylenmek (anlatılmak) istenen düşünce nedir?

c)

Paragraftan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı hangisidir ?

d)

Paragrafta aşağıdakilerden hangisi vurgulanmıştır?

ÖRNEK:

(I) Ümitleri, özlemleri, beklentileri olmayan bir insanın yaratma üretme gücü de yoktur. (II) Bir gökbilimci düşünün. (İli) Bir gezegenin en geç bir yıl sonra yörüngesinden çıkacağını, dünyaya çarpıp her şeyi yok edeceğini söylüyor. (IV) Bu iddiasını da bilimsel olarak kanıtlıyor, herkesi kendisine inandırıyor. (V) Ne olur insanların hali; hangi insan yaşama dört elle sarılır, hangi insan bir şey yaratmak ve üretmek için çalışır ?

Bu parçanın ana düşüncesi, numaralanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?

A) I B) it C) III D)IV C)V

Bu paragrafın ana düşüncesi giriş cümlesindedir. Dolayısıyla doğru cevap "A" şıkkıdır.

ÖRNEK:

(l)Zeki olmayı istemeyen insan düşünülemez; çünkü zekilik" iyi bir özelliktir. (II) Ama, unutulmamalıdır ki zekanın tek başına bir değeri yoktur. (III) Bilgi ile donatılmamış bir zeka, insanı çoğunlukla yarı yolda bırakır. (IV) Bilgisiz ama zeki çok insan gördüm şimdiye kadar. (V) Zekâlarıyla övünmek, hiçbir şey kazandırmadı onlara.

Bu parçanın ana düşüncesi, numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde verilmiştir?

A) I-II B) II-III C) III-IV

D)|V-V E) I-II!

Bu paragrafta ana düşünce gelişme cümleleri içinde verilmiştir: "Zekânın kendi başına bir değeri yoktur; bilgi ile donatılmayan zekâ insanı yarı yolda bırakabilir." Ana düşüncesi işlenmiştir.

Doğru cevap "B" şıkkıdır.

ÖRNEK

"Umutsuzluk" ve "edebiyat" bir arada düşünülemeyecek iki kavramdır. Büyük yazarlara bir bakın hele ! Hangisi umutsuzdur. Oysa hayatın eh dikenli, en ürkütücü, en karanlık yanlarını anlatmıştır çoğu. Ama hangisine bakarsanız bakın, ışığa açılan bir kapı görürsünüz. Eser, size ışığa açılan bir kapı göstermiyorsa, bilin ki beş para etmez.

Bu parçada vurgulanmak istenen,

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Toplumsal sorunlara duyarsız bir sanatçı düşünülemez.

B) Büyük sanatçılar, gerçekliğin hep olumsuz yanlarını anlatırlar.

C) Sıradan sanatçıların hepsi, yaşamının olumsuz yönlerini anlatmıştır.

D) Büyük sanatçıların hiçbiri yaşamının olumsuz yönlerini anlatmamıştır.

E) Okura umut aşılamayan bir edebiyatın hiçbir değeri yoktur.

Bu paragrafta ana düşünce sonuç cümlesinde verilmiştir. Paragraftan "İnsanlara umut aşılamayan, onları aydınlatmayan eserlerin hiçbir değeri yoktur." Ana düşüncesi işlenmektedir.

6. PARAGRAFIN YARDIMCI DÜŞÜNCELERİ

Paragraftaki ana düşünceyi destekleyen, açıklayan, pekiştiren, ana düşünceden beslenip onun çevresinde gelişen düşüncelere yardımcı düşünceler diyoruz.

Aşağıdaki sorular paragrafın yardımcı düşüncelerini buldurmaya yöneliktir.

a)

Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

b)

Bu paragraftan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?

c)

Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafta anlatılanlardan biri değildir?

• Her paragrafta bir ana düşünce birden çok yardımcı düşünce vardır. Yardımcı düşünceler tek tek ele alınamaz, ana düşünceye ve diğer yardımcı düşüncelere bağlı olarak işlenir.

• Tüm sorularda olduğu gibi özellikle bu tip sorular son derece dikkatli okunmalı ve seçeneklerde verilen cümlelerdeki eş anlamlı, yakın anlamlı sözcüklere dikkat edilmelidir.

ÖRNEK

Dil pek işlektir, dipdiridir, su gibi akar gider. Öyküleri duygu yüklü, görüntü yüklü, müzik yüklü, sımsıcak, yumuşak sözcüklerden oluşmuştur. Öyleyken yazarın, okuru en çok etkileyecek özelliği, içtenliği ile yüreğinden dalga dalga taştığı hissedilen sınırsız sevgisidir.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?

A) Duygusal ve akıcı öyküler yazmaktadır.

B) Sözcük seçimine özen göstermektedir.

C) İçten, canlı, etkileyici bir anlatımı vardır.

D) Görsel öğelere ağırlık vermektedir

E) Toplumsal konulara duyarlıdır.

ÖRNEK:

Hızlı ya da yavaş eskimek, her sanatçının alın yazısı Gençliğimde o kadar sevdiğim Yahya Kemal'in bile birçok şiiri, bugün bana bayat ekmek gibi görünüyor. Ancak önemli olan eskimek değil, doğarken eski doğmamaktır.

Bu paragraftan aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz ?

A) Birçok iyi eser, zamanla özgünlüğünü ve tazeliğini yitirmiştir.

B) Eskimek, kuşkusuz, her sanatçının yazgısıdır.

C) Sanatçı eskiyi taklit etmemeli, yapıtları yeni ve özgün olmalıdır.

D) Zamanında ününün doruğuna çıkmış nice sanatçı, bugün unutulmuştur.

E) Her çağın insanına seslenebilmek, büyük sanatçılara özgü bir niteliktir.

7.

Aklın ürünü olan düşünceler ve yürek çırpınışları olan duygular insanda varolan iki önemli olgudur.

Ana duygu daha çok yazınsak türlerden şiirde duyurulmak istenen, ele alınıp işlenen duygudur. Ana düşünceden de konudan da farklı bir şeydir.

:

ÖRNEK

Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın, Kulaklarım komşuların ayak seslerinde. Varsın gene bir yudum su veren olmasın, Baş ucumda biri bana "Su yok!" desin de...

Bu dörtlükte işlenen ana duygu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yalnızlık B) Dostluk C) Umutsuzluk D) Bıkkınlık E) Kıskançlık

CEVAP : "A" seçeneğidir.

8.

Paragraf kendi içerisinde yapısal bir bütünlük taşır. Paragrafı oluşturan cümleler bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Nasıl ki birbirinin üstüne konularak yükselen duvarın tuğlaları bir bütünlük taşıyorsa; cümlelerden oluşan paragraf da bütünlük içindedir. Paragrafı oluşturan cümlelerden biri eksik olursa paragrafın yapısı bozulur; giderek düşünce örgüsü bozuk olur.

Bir paragrafın yapısı üç bölüme ayrılır:

a) Giriş

b) Gelişme

c) Sonuç

a)

b)

c)

d) Giriş cümlesini belirleme

Böyle sorularda paragraftaki cümleler, olay, duygu, düşünce akışı mantıklı bir sıraya konularak düzenlenmelidir.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir özellik de cümleler arası bağlayıcı öğelerdir. Bu bağlayıcı öğelerle cümleler birbirine bağlanır. Bu bağlayıcı öğeleri iyi belirlemek gerekir.

:

GİRİŞ CÜMLESİ

1.

2.

3.

4.

ÖRNEK:

Aşağıdaki cümlelerin hangisi, bir paragrafın

başlangıç cümlesi olabilir?

A) Aradaki organik bütünlük, okura sağlam bir yapıtla karşı karşıya olduğunu düşündürür,

B) Giderek, kendilerini eleştirmekte çok aşırı gittiklerini düşünmeye başlıyoruz.

C) Dünyanın en güçlü devletlerinden biri olduysa da sorunları bir türlü sona ermedi.

D) Yayıncılık, Türkiye gibi okuyucu sayısı az ülkelerde ise çekici bir yatırım alanı değildir.

E) Ahmet Muhip Dranas, beni şiir yazmaya özendiren birkaç ozandan biridir.

CEVAP : "E" SEÇENEĞİDİR.

ÖRNEK:

...Bu özelliği taşıyan bilim adamı benimsemediği, doğru bulmadığı bir düşünceyi çürütme gereğini duydu mu, iş önce onu derinlemesine incelemekle başlar. O düşüncenin, kendince benimsenmesi olanaksız görünen yanlarını ortaya koyar. Ama onu hiçbir zaman hor görmez. Bugünün yanlışından yarının gerçeğini selamlar.

Bu parçanın başına aşağıdaki cümlelerden hangisi eklenirse, parça en uygun biçimde tamamlanmış olur?

A) Bilimde öne sürülen her doğru, yanlışlığı henüz kanıtlanmamış olan doğrudur.

B) Sanatçı da bilim adamı gibi, gerçeğe ulaşmak için çaba gösterir.

C) Biiimadamı, gözlem ve deney yöntemiyle elde ettiği bulgulardan yola çıkar.

D) Bilim adamı, çalıştığı alanda başka bilim adamlarınca oluşturulan birikime yabancı kalamaz.

E) Gerçek bilim adamının ilk özelliği, düşünceye saygılı olmasıdır.

CEVAP : "E" SEÇENEĞİDİR.

GELİŞME CÜMLELERİ

1.

2.

3.

4.

5.

SONUÇ CÜMLESİ;

1.

2.

3.

ÖRNEK

Usta yazar sözünü bin dereden su getirerek söylemez. Ne söyleyecekse eveleyip gevelemeden, sundurup sulandırmadan, diri diri, dobra dobra söyler. Yakalamamızı istediği balığı okyanusa salmaz. Küçük bir akvaryumun içinde koyar önümüze.

Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse, parçada söylenenler özetlenmiş olur?

A) Kısa, özlü, açık bir anlatımla yazar.

B) İçerikten çok biçime önem verir.

C) Dilin incelik ve güzelliklerini iyi bilir.

D) Rasgele değil, planlı yazmaya çalışır.

E) İnandırıcı olmaya büyük özen gösterir.

CEVAP: "A" Seçeneğidir.

5. PARAGRAFTA ANLATIM:

Anlatım

Anlatımda, ister yazılı olsun, ister sözlü olsun iki yöntem izlenir:

: Düşüncenin özelden genele, parçadan bütüne doğru gelişen bir yöntemle oluşturulmasıdır. Bu yöntemde önce örnekler, yardımcı düşünceler ortaya konur, giderek konuyla ilgili temel yargı oluşturulur.

a) Tümevarım

b)

Bir anlatımın başarısı, anlatıcının ele aldığı konuyu işlerken izlediği yolu doğru seçip seçmemesine bağlıdır. Anlatıcının bakış açısına göre anlatımın iki niteliği vardır:

I- ÖZNEL ANLATIM

ÖRNEK

En güzel şehir Zonguldak'tır.

: Anlatıcının yorumuna kişisel düşüncelerine, zevk ve beğeni ölçülerine dayalı olmayan, herkesçe benimsenip kanıtlanabilen düşünceler içeren anlatımdır.

II- NESNEL ANLATIM

ÖRNEK!:

Zonguldak, Türkiye'nin en çok maden kömürü üretilen şehridir.

:
: Anlatıcının, kişisel düşünce, yorum ve beğenilerine zevk ölçülerine dayalı bir anlatımdır.
Tümdengelim: Düşüncenin genelden özele, bütünden parçaya doğru gelişen bir yöntemle oluşturulmasıdır. Bu yöntemde önce temel düşünce ortaya konur, sonra örnekler, yardımcı düşüncelerle temel yargı beslenip desteklenir.
: Duygu, düşünce ve olayların bir plan içerisinde dilin kurallarına uygun olarak sözle ya da yazıyla dile getirilmesi işidir.
:
Tümevarım yöntemiyle oluşturulan paragraflarda genellikle ana düşünceyi gösteri.
Özetleme bağlaçları da diyebileceğimiz "özetle, sözün kısası, demek ki, yani, kısaca..." gibi bağlaçlarla başlayabilir.
Paragrafta ele alınan konuyu özetler.
Gelişme cümlelerinin sayısı anlatıcının ortaya koymak istediği içerikle ilgilidir.
Bağlayıcı unsurlar ( İşaret zamirleri, işaret sıfatları ve cümle başı bağlaçları) bulunabilir.
Gelişme cümlelerinden herhangi biri ana düşünce cümlesi de olabilir.
Paragrafta ele alınan konuyla ilgili ayrıntıları, örnekleri içerir.
Giriş cümlesine ve kendisinden sonraki diğer cümlelere konu, duygu, düşünce akışı yönünden bağlantılıdır.
:
Tümdengelim yöntemiyle oluşturulmuş paragraflarda ana düşünceyi belirtir.
Cümlenin içinde kendisinden önce bir cümle varmış izlenimi veren işaret zamirleri, işaret sıfatları ve özellikle cümle başı bağlaçları bulunmaz.
Bağımsız bir yargı cümlesidir, kendisinden önce bir cümle varmış izlenimi uyandırmaz.
Düşünce yazılarında genellikle konunun ortaya konulduğu cümledir.
: Bu tip sorularda verilen seçeneklerden hangisinin giriş cümlesi olabileceği ya da olamayacağı sorulur
Düşüncenin akışını bozan cümleleri belirleme: Bu tip sorularda paragraftaki konu, duygu, düşünce bütünlüğünü bozan diğer cümlelerle anlam bağı bulunmayan cümlenin belirlenmesi istenir.
Paragraf Oluşturma: Bu tip sorularda karışık cümlelerin sıraya göre düzenlenmesi istenir.

Bir paragrafın birinci cümlesi giriş bölümü; son cümlesi sonuç bölümü; diğer cümleler de gelişme bölümüdür.

Giriş ve sonuç bölümleri birer cümleden oluşur; gelişme bölümündeki cümle sayısı, yazarın seçtiği konuya, ana düşünce ve onu besleyip destekleyen yardımcı düşüncelerin sayısına göre değişebilir.

Paragrafın yapısıyla ilgili olarak ÖSS'de sorulan soruları şöyle öbeklendirebiliriz:

Paragraf Tamamlama: Paragraf tamamlamada giriş cümlesi, sonuç cümlesi ya da gelişme bölümündeki boş bırakılan bir cümlenin seçenekler içinde bulunması istenir.
PARAGRAFIN YAPISI:
PARAGRAFIN ANA DUYGUSU (TEMASI):
:
:
:

Ana düşünce yazarın konuya bakış açısı, paragrafı oluşturmadaki amacıdır. Her paragrafta bir ana düşünce vardır. Ele alınan konunun temel yapısıdır. Konu "genel" , ana düşünce ise "özel" dir.

Paragrafa yöneltilebilecek: "Bu paragrafta hangi sonuca ulaşılabilir?" "Okuyucuya iletilmek istenen, benimsetilmek istenen düşünce nedir ?" sorularına verilebilecek yanıt paragrafın ana düşüncesidir.

Yazarın belli bir konuda, dünya görüşüne, bakış açısına göre ortaya koyduğu genele ilişkin yargıya ana düşünce denir.

Ana düşünce paragrafın giriş cümlesinde, ortasında ya da sonuç cümlesinde olabileceği gibi paragrafın içine sindirilmiş de olabilir.

Tümevarım yöntemiyle yazılan paragrafta ana düşünce son cümlede; tümdengelim yöntemiyle yazılan paragrafta giriş cümlesindedir.

ÖSS’de ana düşünce ile ilgili sorular şu biçimlerde karşımıza çıkabilir.

:
:
Bu paragraf iki bölüme ayrılmak istense ikinci bölüm hangi cümleyle başlamalıdır?
Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerden hangisi paragrafın dil ve düşünce akışını bozmaktadır?
Paragrafın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

Üzerinde söz söylenen ya da yazı yazılan varlık, olay, duygu, düşünce kısaca her şeye konu diyoruz.

Her paragrafın da bir konusu vardır. Yazının iyice anlaşılması için konusunun belirlenmesi gerekir. Bunun için "Paragrafta anlatılan nedir?", Bu paragrafta ne üzerinde durulmaktadır ?" soruları sorulur. Alınan cevaplar bize konuyu buldurur.

:

PARAGRAF

Yazılı veya sözlü, anlatımın temel birimi sözcüktür. Sözcükler tek başlarına bir yargı bildiremezler. Yani bir duygu, bir düşünce ya da olayın anlatımında sözcükler gereklidir; ancak tek başlarına yetersizdir. Sözcükler yargıları, yani cümleleri, yargılar düşünce ya da duyguları yani paragrafları oluşturur.

A - ANLATIM BİÇİMLERİ (

Bu anlatımda konunun, tanımlanması, örneklendirilmesi, başka konularla ilişkilendirilmesi, kanıtlanması gibi yöntemlere başvurulur. Düşünce yazılarında (makale, fıkra, inceleme.söyleşi .... vb.) seçilen bir anlatım biçimidir.

Brecht, gerçek bir dram yazarıdır. En büyük amacı; kitleleri, piyeslerini görenleri değiştirmektir. İnsanlar tiyatrodan çıktıklarında yalnızca sarsılmış değil, değişmiş de olmalıdırlar.

Paragrafın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Betimleme B) Karşılaştırma

C) Tanık gösterme D) Örnekleme

E) Açıklama

Paragrafta "Brecht"in kim olduğu ve sanat anlayışı hakkında bilgi verilmektedir. Bu nedenle paragrafta uygulanan anlatım biçimi “Açıklamalı anlatım”dır.

ÖRNEK

Aynı dili kullanan insanlar "millet" denilen sosyal varlığın temelini oluştururlar. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir araç olduğu için, insan topluluklarını bir yığın veya kitle olmaktan kurtararak, aralarında duygu ve düşünce birliği olan bir topluluk yani "millet" haline getirir.

Bu paragrafta aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kullanılmıştır?

A) Öyküleme B) Tanımlama

C) Betimleme D) Karşılaştırma

E) Açıklama

Tartışmalı

Açıklamalı anlatımdan farklı olarak tartışmacı anlatımda iki görüşün doğru ve yanlışlıklan çatıştırılır. Anlatıcı bu çatışmadan yaralanarak karşısındakinin düşünce/erini değiştirip onu kendisi gibi düşündürmeye çalışır. Düşünce yazılarında başvurulan bir anlatım biçimidir.

:

ÖRNEK

Tarih bir tekerrürden ibarettir sözü o kadar aldatıcıdır ki, insan bunun tam tersinin doğru olduğunu bildiği halde, bu sözün çekiciliğinden kurtulamaz. Gerçekten insanların, toplumların, sanatların başından geçenler hep birbirine benzeyen ya da benzetilen olaylardır. Ruh ve beden yapısı değişmedikçe inssn t=r;h;

ÖRNEK:

İletişimin karşılıklı anlayış olduğunda gerçekleşeceği söylenir. Bence hayatta bu böyle olmuyor. Önce iletişim için pratik, düşünülmüş, uygun bir kanal bulunuyor, anlayış sonra gerçekleşiyor, iletişimin bir ürünü olarak. Böylesi çok daha mantıklı ve uygulanabilir değil mi? İnsanları anlayışlı yapamazsınız ama onlara dürüst ve açık olmak özelliği kazandırabilirsiniz.

Bu paragrafta hangi anlatım biçimi kullanılmıştır?

A) Tartışma B) Betimleme

C) Öyküleme D) Açıklama

E) Alıntılama

Betimlemeli Anlatım

Bu anlatımda duyular aracılığıyla anlatılan varlığın, nesnenin kişinin veya çevrenin ayırıcı özellikleri ortaya konur. Sanatsal türler olan roman, öykü, tiyatro, şiir, röportaj, gezi yazısı gibi türlerde başvurulur.

Birkaç yıl önce Aksaray’ın Kayalıdere köyüne düşmüştü yolum. Çevredeki tarihi yerleşimleri gezmekti niyetim. Köyün dar sokaklarında üç beş tane eski model araba, paslanmış sabanlardan başka bir şey yoktu. Köylülerin çoğu ya tarlada ya da hayvanların peşinde otlaktaydı. Tam dönüp gidecekken, sırtında koca bir çalı demeti taşıyan yaşlı bir kadın beni durdurdu.

Bu paragrafta hangi anlatım biçimi ağır basmaktadır?

A) Örnekleme B) Tartışma

C) Açıklama D) Betimleme

E) Öyküleme

Öykülemeli Anlatım

Öykülemede olay, kişi, çevre, zaman öğelerine yer verilir.

Betimlemeli anlatım gibi sanatsal türlerde kullanılır.

 

:

ÖRNEK

Ay bir karış yükselmişti. Koruluğun bitimine dek ağaçların arasında gizlenerek ilerledi. Bir ağacın arkasından başını uzatarak yoncalıklardaki gölgeleri seçmeye çalıştı. Yerden biraz ot kopardı. Kirli elleriyle yorgun gözlerini ovaladı. Bakışlarını tekrar yoncalıklara çevirdi. İşte oradaydı. Tekrar gözlerini sildi. O an korkunç bir ses, bir gürültü duydu. Yumuşak ve ılık toprağa boydan boya uzanıp öylece kaldı.

Bu parçada hangi anlatım biçimi kullanılmıştır?

A) Öyküleme B) Betimleme

C) Tartışma D) Açıklama

E) Tanımlama

ÖRNEK

Sofraya hep birlikte oturduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik babam bağdaş kurarak başköşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa, hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanmıştır?

A) Betimleme - öyküleme

B) Öyküleme - örnekleme

C) Betimleme - açıklama

D) Açıklama - öyküleme

E) Açıklama - örnekleme

:
: Yaşadığımız bir olaya karşımızdakini de katmak, heyecanlandırmak, zihinsel ve duyusal olarak olayın içine çekmek amacı taşıdığımızda başvurduğumuz anlatım biçimidir.

ÖRNEK;:

: Anlatılan varlık, kişi ya da çevre hakkında izlenim yaratmak, gördüklerimizi, karşımızdaki kişilerin gözünde canlandırmak amacında isek başvuracağımız bir anlatım biçimidir.
Anlatım: Amacımız yerleşmiş kanıları değiştirmek, karşımızdakinin de bizim gibi düşünmesini sağlamaksa tartışmalı anlatım biçimini kullanırız.
:

ÖRNEK:

ANLATIM TEKNİKLERİ):

Her anlatımın bir amacı vardır. Kanıları değiştirmek, olay içinde yaşatmak, izlenim uyandırmak, bilgi vermek.... gibi. Anlatımda biçimi belirleyen bu amaçtır.

Anlatımın amacına göre dört çeşit anlatım biçimi vardır:

Açıklamalı Anlatım:

Bir konuda bilgi vermek, açıklama yapmak, bir şeyi öğretmek istediğimizde başvurduğumuz anlatım biçimidir.

B - ANLATIMINA GÖRE PARAGRAF TÜRLERİ

a) Düşünce

b} Betimleme

c) Olay Paragrafı:

d) Çözümleme Paragrafı

: Kişilerin ruhsal özelliklerinin olaylar karşısındaki tavırlarının anlatıldığı paragraftır.
Bir eylemin, oluşun, hareketin, olayın anlatıldığı paragraftır.
Paragrafı: Doğa, nesne, varlık, kişi ve çevre tasvirlerinin yapıldığı paragraftır.

Anlatımın amacına göre anlatım biçimini belirleyip uyguladığımızı öğrenmiştik. Yazılı anlatımda paragraflar seçilen anlatım biçimine göre türlere ayrılır.

Paragrafı: Kanılan değiştirmek, bilgi vermek, öğretmek, bir yargıyı ortaya koymak amacıyla oluşturulan paragraftır.

C- DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI:

Düşünceyi Geliştirme Yollan Şunlardır:

a)

ÖRNEK:

(I) Kimi insan şiiri sever, kimi sevmez. (II) Bence insanoğlunun yaptığı bunca işler, tuttuğu bunca yollar arasında şiirden yücesi yoktur. (III) Şiir, duygularımızın dışımızdaki nesneleri soyutlamalarla anlatmaktır. (IV) Şiiri sevmeyenlerle arkadaşlık kurmak bir odunla dostluk kurmak değildir. (V) Şiiri sevenlerin sayısı artsın ki, kalabalıklar, bayağılıklar azalsın.

Yukarıdaki cümlelerin hangisinde bir tanımlama yapılmıştır?

A) I B) II C) III

D) IV E) V

ÖRNEK:

Kitap bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başarılarını güvenilir bir biçimde bize ulaştırması, öbür yandan da yaşayan kuşakların oluş halindeki düşünce ve duygularını yayması ile tam bir kültür değildir.

Bu cümlede düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?

A) Örnekleme B) Kanıtlama

B) Tanık gösterme D) Tanımlama E) Karşılaştırma

b) Örneklendirme

ÖRNEK

insanın dışındaki her şey, doğanın tutsağıdır. Görmek için doğaya bakan her göz, bunu kolayca görür. Bir erik ağacı düşünelim erik, niçin eylülde değil de nisan, mayıs aylarında çiçek açar? Niçin yazın meyve verir? Eğer doğanın tutsağı olmasıydı, istediği zaman meyve verirdi, insanın istediği zaman doğurduğu gibi.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi ağır basmaktadır?

A) Örnekleme

B) Öyküleme

C) Tanımlama

D) Benzetme

E) Betimleme

ÖRNEK:

Uygarlık tarihinin büyük dönemlerini düşünecek olursak, onların en fazla etki altında kalmış dönemler olduğunu görürüz. Roma'nın en parlak dönemi, Yunan etkisiyle doludur. Eskilerin etkisi olmuştur. Fransız İhtilalinin ve Romantizm'ini kuzey rüzgarları getirmiştir. Yeni Türk Uygarlığı, Batı kültürünü korka korka değil, bütün iştahıyla içmektedir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basar?

A) Tanımlama B) Örnekleme

C) Öyküleme D) Karşılaştırma

E) Betimleme

c) Tanık Gösterme

ÖRNEK

Romeo ve Juliet'te Shakespeare "Bir isimden ne çıkar? Hangi adla olursa olsun / Aynı derecede güzel kokar gül dediğimiz o çiçek... " dedirtiyordu soyadlannın ayırdığı kahramanlarına. Oyunun bu ölümsüz dizelerindeki bilgelik, oyunun sonuna düşman ailelerden olan sevgililerin ölümlerinin önüne geçmediği gibi düşman milliyetçiliklerin isimler aracılığıyla birbirlerinin tarihsel varlıklarını yok etme çabaları da halen sürüyor. Yüzyıllardan beri ad koymak, adlandırılan varlık üzerindeki egemenliğin en kestirme yoludur insanların gözünde.

Yazar, paragrafın sonunda açıkladığı düşüncesini kanıtlayabilmek için hangi anlatım biçimini ve yöntemini kullanmıştır?

A) Alıntı yapma - Açıklama

B) Benzetme - Betimleme

C) Karşılaştırma - Tartışma

D) Tanık gösterme - Örnek verme

E) Tartışma - Öyküleme

ÖRNEK

Ben sözcüğünün anlamı, belki de hiçbir zaman saydam olmadı. İlk bakışta yalınmış gibi görünen bu sözcüğün gösterdiği varlığın aslında bir bütün olmadığını 13.yy.'da Yunus Emre seslendiriyor: "Beni bende demem / Ben bende değilim / Bir ben vardır bende benden içeri."

Bu paragrafta hangi anlatım biçimi ve yöntemi kullanılmıştır?

A) Tartışma - Tanık gösterme

B) Açıklama - Tanımlama

C) Tartışma - Karşılaştırma

D) Açıklama - Tanık gösterme

E) Betimleme - Benzetme

Not

: Sözü söyleyenin sadece adı geçerse örnekleme; kişinin adıyla birlikte sözü de verilmişse tanık gösterme olacağı unutulmamalıdır

d) Karşılaştırma (

ÖRNEK:

İki tür şiir vardır; Sesiyle sese üsluplarıyla öne çıkanlar; sesi belirgin oimakla birlikte imge dünyaları ve çizdikleri dünyalarla belirginleşenler. Birinci tür şiir kişiyi sesiyle sarar ve onu kendine tutsak eder; ikinci tür şiir ise insanı kendine özgü sesiyle baş başa bırakarak ona yeni şiirler yazdırır. Birinci tür, kolay taklit edilir; ikinci türü taklit etmek zordur.

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden

hangisi ağır basar?

A) Öyküleme B) Karşılaştırma

C) Tanımlama D) Örnekleme

E) Betimleme

 

ÖRNEK:

Ömer Faruk Toprak "Tuz ve Ekmek" romanında, olağan üstü bir başarı sağladığı gibi, Rıfat İlgaz da "Karartma Geceleri" 'nde, kendine özgü kalem ustalığını ortaya koyarak, sanat gücünü kanıtlamıştır, iki yazarımız da dönemin baskılarından söz etmiş, aynı nedenlerle kaçış, saklanış gibi konuları betimlemiştir.

Bu parçada hangi anlatım yolundan yararlanılmıştır?

A) Tartışma B) Karşılaştırma

C) Örnekleme D) Tanımlama

E) Öyküleme

e)

Benzetme de aslında bir çeşit karşılaştırmadır.

Kiracı - ev sahibi ilişkisi garson - müşteri ilişkisine benziyor. Sanki insani bir yaklaşımı var; ama aslında alım - satım işi. Kiracı aslında müşteri ama o kadar baskı altındaki bunu fark edemiyor. Ne kadar gülümserse garsonu rahatsız etmez, bahşişi nasıl vermeli? Bunlar kendi başlarına sorun oluyor. Sonuçta her ikisi de yarı yarıya mahcup kalıyor.

Bu paragrafta aşağıdakilerden hangisi vardır?

A) Betimleme

B) Tartışma

C) Alıntılama

D) Karşılaştırma

E) Tanımlama

ÖRNEK:

"Gündüzün tüm güzellikleri geceyle nasıl kaybolursa, çıkarcı dostluklar da bu acı günlerde geçip gider."

Yukarıdaki tümcede düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?

A) Tanık gösterme B) Somutlama

C) Tanımlama D) Öyküleme

E) Betimleme

f) İstatistiklerden Yararlanma

ÖRNEK

Türk sanatseverlerine dünyanın ünlü sanatçılarını tanımak, yabancılara da ülkemizin tarihsel ve doğal zenginliklerini göstermek amacıyla ilki 1973 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 50. yıldönümü nedeniyle düzenlenen uluslar arası istanbul Festivali'nin 6. bugün başlayacaktır. Avrupa Müzik Festivalleri Birliği üyesi olarak dünyanın en ünlü 36 festivali arasına giren bu yılkı şenlikte 14 ülkeden 113 sanatçı yer almaktadır.

Bu parçanın anlatımında, düşünceyi geliştirme yollarının hangilerine başvurulmuştur?

A) Benzetme - Karşılaştırma

B) Tan ı mlama - Tan ı k gösterme

C) Örnekleme -istatistiklerden yararlanma

D) İstatistiklerden yararlanma-Karşılaştırma

E) Örnekleme - Tanımlama

ÖRNEK

Fransızların nişan dağıtmakta elleri hiç de sıkı değildir. Crapsuillot dergisi 1995'de 250.000 kişinin Legion d'honneur nişanı taşıdığını yazıyor. Bunlardan 164.000'i askerdir. Yalnız., Fransızlar, kimi zaman, verdikleri nişanı geri almaktan çekinmezler.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

A) Sayısal verilerden yararlanma -Tanımlama

B) Açıklama-Tanımlama

C) Tartışma - Benzetme

D) Örnekleme - Sayısal verilerden yararlanma

E) Tanımlama - Tanık gösterme

:
:
: Düşünce yazılarında ileri sürülen savı kanıtlamak için sayısal verilerden yararlanma tekniğidir.

ÖRNEK:

Benzetme: Taşıdığı özellikler yönüyle zayıf olan bir varlığı veya durumu güçlüye benzetmektir.
İlişki Kurma) : Ele alınan konuyu benzer ya da karşıt özellikler taşıyan bir başka konuyla ilişkilendirmektir. Kıyaslama da denilen bu yöntemle düşünceler daha açık seçik, daha belirgin duruma getirilir.
:
:
: Bu yöntem de diğerleri gibi düşünceyi kanıtlama, inandırıcı kılmaya yöneliktir. Konuyla ilgili düşünceleri doğrulamak için tanınmış, uzman kişilerin görüşlerinden eserlerinden alıntı yapmaktır.
:
: Anlatımda ele alınan görüşü, savı, doğrulamak, inandırıcı kılmak için örneklerden yararlanma yoludur. Bu örnek bir fıkra,olay, kişi, eser olabilir.

Yazarın konuyla ilgili görüşlerini okuyucuya benimsetmek için seçtiği yöntemlere düşünceyi geliştirme yolları denir.

Bir başka deyişle yazarın kendisine " Konuyu nasıl anlatmalıyım ki düşüncemi okuyucuma daha iyi iletebileyim? " sorusunu sorması ve bu soruya verdiği yanıttır.

Tanımlama: Düşüncenin dayandığı kavramlar, nitelik ya da nicelikler açıklanır. Konunun ayırıcı özellikleri öne çıkarılır. Açıklayıcı ve tartışmacı anlatımda çok kullanılır.

ANLATIMIN NİTELİKLERİ

1

2. YALINLIK:

ÖRNEK:

"Anlatımda bu niteliği sağlamak için söyleyiş güçlüğü yaratmayacak, anlamlan herkes tarafından bilinen sözcükleri seçmek ve bunlarla konuşma dilinin özellikleri içeren kısa cümleler kurmak gerekir Uzun, bileşik, karmaşık yapılı cümleler bu niteliği zedeler."

Bu parçada sözü edilen anlatım niteliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yalınlık B) İçtenlik C) Duruluk

D) Akıcılık E) Açıklık

3.

4. DURULUK:

ÖRNEK:

" Benim cümlelerimde ne eksik bir sözcük ne de fazla bir sözcük vardır."

Yazarın anlatımında görülen nitelik hangisidir?

A) Açıklık B) Akıcılık C) Duruluk

D) Doğallık E) Özlülük

5. AKICILIK:

6. ÖZLÜLÜK (

ÖRNEK:

"Onun yazıları ne kadar kısa olursa olsun, sayfalar dolusu mesaj iletir okurlara."

Bu cümlede yazarın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini söylemek doğru olur?

A) Yalınlık B) Açıklık C) Duruluk

D) Özlülük E) Akıcılık

7. DOĞALLIK:

ÖRNEK:

"Onun hikayelerinde bent rahatsız eden bir şey var. Yazılarındaki başkaldırıları o kadar abartılı ki, sıkıyorsa yaşama geçir bunları, dedirtiyor insana. Öyle ki gerçek yaşamda bir haksızlıkla karşı karşıyayken görsem o yazarı sanki donup kalacakmış, hiç ses çıkaramayacakmış gibi geliyor bana.)

Bu parçada tanıtılan yazarın hikayelerinde eksik görülen nitelik hangisidir?

A) Özlülük B) Duruluk C) Akıcılık

D) Açıklık E) Doğallık

Anlatımda olağanüstülüklere, masalsı öğelere, okuyucuda kuşku uyandıracak abartılara yer vermemektir.

Anlatımın okuyucuyu sürüklemesi, yazıda kolayca ve istekle okunan bir nitelik bulunmasıdır. Bunun için de anlatımda; dilin takılacağı pürüzler ilgiyi azaltacak, dikkati dağıtacak duraksamaların oimaması gerekir.

YOĞUNLUK ):

Atasözlerinde olduğu gibi az sözle çok şey anlatmak, derin anlamiar ifade etmektir.

AÇIKLIK:

Sözün anlaşılır olası, tek bir anlama gelecek şekilde kullanılmasıdır. Başka anlama gelebilecek veya okuyanların farklı anlamlarına neden olacak sözcüklerin kullanılmamasıdır.

Anlatımda açıklık; sözcüklerin, deyimlerin, söz öbeklerinin uygun yerde ve uygun anlamda, noktalama işaretlerinin eksiksiz ve yerli yerinde kullanılmasıyla sağlanır.

Anlatılmak istenen duygu, düşünce ya da olayı yeterince sözcük, sözcük öbeği kullanarak anlatmaktır. Duru anlatımdan gereksiz sözcüklere yer verilmediğinden tek bir sözcük bile çıkarılamaz.

Anlatımın süsten, gösterişten arınmış, sade anlaşılır bir dille yazılmasıdır.

Bir metnin (anlatımın) temel öğesi konudur, ancak konu ne denli ilgi çekici olursa olsun bir anlatımla ortaya konulmuşsa geniş bir okuyucu kitlesine hitap edemez, okuyucunun beğenisini toplayamaz.

Başarılı ve iyi bir anlatım bir takım üstün niteliklere sahip olmalıdır. "

Bu nitelikleri dört başlıkta açıklayabiliriz.

. DİL BİLGİSİ KURALLARİNA UYGUNLUK:

Bir anlatımın istenilen başarıya ulaşabilmesi için öncelikle dilin kurallarına, noktalama işaretlerine, yazım kurallarına uygun olması gerekir.

ÖRNEK SORULAR

1.

Bu parçaya göre Ömer Seyfettin'in anlatımında aşağıdaki niteliklerden hangisi yoktur?

A) Açıklık B) Derinlik C) Akıcılık D) Yalınlık E) Duruluk

2.

Bu parçada önemi vurgulana anlatım niteliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Akıcılık B) İçtenlik C) Derinlik

D) Özlülük E) Açıklık

Eski tanınmış bir yazarımızdan bir gazetede günlük fıkralar yazması istenmiş. Ücret konusu açılınca yazarımız şunları söylemiş: "Uzun yazarsam, yarım altın isterim; kısa yazarsam bir altıdan aşağı olmaz!"
Ömer Seyfettin edebiyatsız edebiyatın peşindedir. Şairanelikten, mecazdan, süsten, gereksiz sözcükten, uzun cümlelerden kaçınmıştır."Yeni Lisan" adlı makalesindeki ilkelere bağlı kalmıştır. Halkın anlamını bilmediği yabancı sözcükleri hiç kullanmamıştır.
: Belli bir biçimde bir düşünceyi, bir duyguyu, bir izlenimi veya bir olayı anlatan cümleye ya da cümleler topluluğuna paragraf diyoruz.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde yorum söz konusu değildir?

A) Alabildiğine insan kalabalığı vardı Bir aydınlık geleceğe bakıyordu.

B) Bir ılık güz öğlesinde Şanlı haki urbası üstünde

C) Koymuştu kılıcını içine kınının Yürüyordu arasında sevgili halkının

D) İzmir'e girişini Atatürk'ü

Bir kahve duvarındaki resimde gördüm

E) Işıktı sevinçti türküydü Görseydiniz o resimde Atatürk'ü

( 1999 ÖSS)

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde önerinin gerekçesi de açıklanmıştır?

A) Daha az konuşup daha çok iş yapın

B) Başarının bir parçası olun, eleştirmeni değil

C) Sabır bir erdemdir, sakın ondan vazgeçmeyin

D) Çabalar ve amaçları birbirine karıştırmayın

E) Başkalarını eleştirdiğiniz kadar, kendinizi de eleştirin

(1999 ÖSS)

3.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri, söz

konusu yazarın üslubuyla ilgilidir?

A) I-II B)l-V C) II-III

D) II-IV E)IV-V

(1999 ÖSS)

4.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca bir birine en yakındır?

A) I-II B)l-lll C) II-III

D) II - IV E) İli - IV

(1999 ÖSS)

5. Aşağıdakilerin hangisinde bir

"yakınma" vardır?

A) Bir gelip bir gidiyordu deniz. Dudakları ıslak, elleri kenetli

B) Söyleyin, söyleyin kim anlar dilimden Kim alır yarı yolda kalmış selamımı

C) Salkım söğütler yıkanırken anılarda iki aşık martıydık bulutlarda

D) Odaları parka taşımış kimi anneler Koşuşup duruyor bütün çocuklar

E) Sen bitek topraklarda boy atmış güzellik Tırpan tanımamış otlaklar yeşilinde

(1999 ÖSS)

(ı) Kasaba, ne kent, ne köy; ikisinin karışımı bir yerleşim merkezidir. (II) Türkiye'yi en iyi yansıtan yerleşim örneğidir bence kasaba. (III) Kasaba kültürü bütün yaşamımızı etkiler. (IV) Kasaba görgüsü her yönüyle davranışlarımıza, ilişkilerimize yansır.
(I) Haklarında fazla bir şey bilinmeyen hariciyeciler dünyasında gezinmek isteyenler için keyifle okunabilecek bir kitap. (II) Yazar, yirmi beş yılı yurt dışında geçen, otuz yedi yıllık meslek yaşamında edindiği izlenimleri okurlara duyurmak istemiş. (III) Mesleğinin sorunlarını, iyi ve kötü yanlarını dile getirmeye çalışmış. (IV) Çok akıcı bir dili var. (V) Kişilerin belirleyici özelliklerini en ince ayrıntılarına değin somut bir biçimde yansıtmış.
Biçimce ve Anlamca Olumlu:

Cümlede anlatılan durumun, eylemin nedenini ve ortaya konulan bu nedenin doğurduğu sonucu dile getiren cümlelerdir.

Cümlenin uygun bir yerine " Nedeniyle" sözcüğü eklenerek bulunabilir.

ÖRNEK

Gözleri bozuk olduğundan ön sırada oturuyordu. ( Gözlerinin bozuk olması nedeniyle ön sırada oturuyor.)

Depremden dolayı yollar trafiğe kapandı.

Anlaşamadığımız için üzgünüm.

Cümlede sözü edilen duygu, düşünce ya da durumun sonucunu ve bu sonucu doğuran koşulları dile getiren cümlelerdir.

Cümlenin uygun bir yerine " Koşuluyla " sözcüğü getirilerek bulunabilir

ÖRNEK

Git, ama eve erken gel.

Yardım edersen, çabuk bitiririz.

İnsan çalıştıkça gelişiriz.

İyi düşünürsen nerede yanlışlık yapıldığını

görürsün.

3. AMAÇ-SONUÇ İLİŞKİLİ CÜMLE:

Cümlede sözü edilen duygu, düşünce veya dileğin amacını dile getiren cümlelerdir

Cümlenin uygun bir yerine "amacıyla" sözcüğü getirilerek bulunabilir.

ÖRNEK;

4. AÇIKLAMA İLİŞKİLİ CÜMLE:

Ev almak için para biriktiriyor. (Ev almak amacıyla para biriktiriyor.)

Annemle babam kardeşimi görmek üzere Ankara'ya gitti.

Buraya kendimi yetiştirmeye geldi. (Buraya kendini yetiştirmek amacıyla geldi.)

İki cümleden biri diğerine açıklık getirir.

ÖRNEK:

5. KARŞILAŞTIRMA İLİŞKİLİ CÜMLELER:

Dili bir kâğıda benzetebiliriz; düşünce kâğıdın bir yüzü, ses arka yüzüdür.

Kadın sesini yükselterek konuşuyordu; çünkü karşısındaki onu dinlemeden uzaklaşıyordu.

Öğrenciler bu iki soruyu yapamamış; anlaşılan konuyu öğrenmemişler

İki durumun, iki varlığın, iki olayın, iki duygu ya da düşüncenin karşılaştırıldığı cümlelerdir.

ÖRNEK:

6. KARŞIT ANLAM İLİŞKİLİ CÜMLE:

Annem babamdan daha duyarlıdır, bu konuda.

Bu kitap diğerinden daha ilgi çekicidir.

Onun yaşadıkları hepimizinkinden daha çetindi.

Ayşe, hepimizden daha düzenli ders çalışır.

Heidi'nin yaşadığı Alpler ile aynı güzellikteydi bu yaylalar.

Aynı varlığın karşıt durumlarını anlatan cümlelerdir.

ÖRNEK

Çok zeki bir öğrencidir ama tembeldir.

Çok güzel, alımlı bir kızdır ne var ki akıl kıtlığı çeker.

Edebi eserlerle veya bunların sanatçıları ile ilgili olumlu ya da olumsuz görüş bildiren, bunları eleştirmek amacıyla kurulan cümledir.

ÖRNEK

Yazarın öykülerinde insanlar çoğunlukla günlük yaşamlarının olağan ilişkileri içinde çıkarlar karşımıza.

Şiirde sözcüklerin anlamları kesinlikle belirlenmiş değildir.

 

 

Kişinin herhangi bir olay, durum, güncel bir sorun ile ilgili öznel ya ada nesnel görüşlerini yansıtan cümledir.

ÖRNEK

Sanatçı her çağda fırtınaya tutulmuş gemilere karayı işaret eden bir fener gibidir.

:

8. YORUM CÜMLESİ:

:

7. DEĞERLENDİRME CÜMLESİ:

:
:

2. KOŞUL-SONUÇ İLİŞKİLİ CÜMLE:

:
TANIM CÜMLESİ: Bir varlık, nesne ya da kavramı özel ve değişmez niteliklerini sıralayarak anlatmaktır. Özneye (nedir, kimdir ?) soruları sorularak belirlenebilir.

Ayşe bu soruyu çözer.

Ayşe bile bu soruyu çözer. (Soru kolay. Ayşe’yi hafifleme)

Ayşe bu soruyu bile çözer. (Soru zor. Ayşe bilgili)

Bu işi yaptım.

Bu işi üstün körü yaptım.

Bu işi özenle yaptım.

vurgu ):

Arkadaşlar bu görüşlerime de katıldı.

Arkadaşlar da bu görüşlerime katıldı.

Kattığı Anlam:

Öğrenciler sonuçları merakla bekliyor.

Öğrenciler sonuçları merakla bekliyordur. (Olasılık)

Her insan konuya aynı duyarlılıkla yaklaşmalı. (Gereklilik)

Her insanın konuya aynı duyarlılıkla yaklaşması gerekir. (Gereklilik)

Herkes balıktan payına düşeni aldı. (Eşitlik yok)

Herkes balıkları paylaştı. (Eşitlik var)

Kazandığı parayı çocuklara böldü. (Eşitlik söz konusu değil)

Kazandığı parayı çocuklarına bölüştürdü. (Eşitlik söz konusu)

Verimli topraklarımız kuraklaştı. (Yeni bir görünüm kazanma)

Osman olgundu.

Osman olgunlaştı.

Osman tombuldu.

Osman tombullaştı.

:

ağır başlı,

aklı başında,

çantada keklik,

iyi gün dostu,

çam sakızı çoban armağanı,

sinir küpü,

laf ebesi,

Ateş pahası,

başına buyruk,

çıban başı...

- NİTEL ANLAMLI SÖZCÜKLER:: Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen, azaltılıp arttırılabilen durumunu belirten sözcüklerin taşıdığı anlamdır.
ÖZEL ANLAMLILIK
SOMUT – SOYUT ANLAM:: Beş duyu organımızdan biriyle algılanabilen varlıkları karşılayan sözcüklerin taşıdığı anlamdır.
Aynı varlığı ya da kavramı karşılayan kökleri ve yazılışları farklı sözcükler arasındaki ilişkidir.
: Benzetmenin ana öğeleri olan benzeyen ya da benzetilenden yalnızca biriyle yapılır.
karınca yuvasının girişi gibi
Sözcüğün kendisiyle birlikte düşünülen anlamdır. Sözcük tek başına kullanıldığında akla gelen anlamdır.
ANLAM BOYUTLARI
 
 
Bugün 21 ziyaretçi (191 klik) kişi burdaydı!"
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol